karbonlu bırakıntı

karbonlu bırakıntı İng. carbonaceous deposit

Yağda yapılan su verme işlemlerinde, yağların ayrışması sonucu, metal yüzeyde oluşan karbonu yüksek bırakıntı.

karbonlu bırakıntı ile benzer kelimeler

Fr. Excrément

Deniz ve kara sularının, kıyılarda bıraktığı birikinti.

1. Piç. 2. Bırakılmış kadın.

Hediye, geline gelen hediye.

Ekilmeden bırak...

İng. porosity of deposits

Gerek yüzey pürüzleri, gerekse bırakım sırasında oluşan gaz yuvarlar nedeniyle, bırakıntıda beliren gözeneklilik.

İng. blistering of deposits

Kaplanmış yüzeylerin, özellikle kaplamadan sonra ısınmaları sonucu kabarması.

İng. thickness of deposits

Kaplanmış olan yüzey ile bırakıntının dış yüzeyi arasındaki dikey uzunluk. Bırakım derinliği diye de bilinir.

İng. deposited metal zone

Dolgu metali kullanılmış kaynaklarda, iri direksi tanelerden oluşan en üstteki kesim.

İng. brightness of deposits

Kaplama işlemi sırasında, parlaklaştırıcılar kullanarak ya da sonradan açkılama ile bırakıntının kazandığı parlaklık.

İng. roughness of deposits

Kaplama yunağının pisliğinden ötürü, çözelti içindeki yabancı parçacıkların, işlem sırasında bırakıntıya karışıp yarattığı pürüzlülük.

İng. adhesionof deposites

Bırakım işleminin sonucunda, bırakıntının kaplama yapılan yüzeye tutması.

'k', 'a', 'r', 'b', 'o', 'n', 'l', 'u', ' ', 'b', 'ı', 'r', 'a', 'k', 'ı', 'n', 't', 'ı', şeklindedir.
karbonlu bırakıntı kelimesinin tersten yazılışı ' ıtnıkarıb ulnobrak' diziliminde gösterilir.

topuktabanlılar İng. camels and llamas (Tylopoda), (Yun. tylos = topuz, Yun.pous = ayak) Omurgalı hayvanlardan memeliler (
tırnaksal boğun Fr. Métacondyle
ortasını bulmak ılımlı derecesini bulmak, uzlaştırmak.
karbonatlı su İng. carbonated water Basınç altında saf karbondioksit gazı verilerek hazırlanmış efervesan su, soda, klüp
bozkır antilobu İng. saiga Çift parmaklılar (Artiodactyla) familyasından, 130 cm kadar uzunlukta, 80 cm kadar yükseklikte,