analog

analog Fr. analogue

sf. (l ince okunur) Benzer, eş.

analog İng. analogous

Köken bakımından değişik olmakla beraber aynı görevi yapan yapılardan her biri. Örnek: Midye ve balık solungaçları gibi.

analog

bk. benzeşen

analog İng. analog(ue)

Analog sinyaller yoluyla çalışan ve dijital elektroniklere göre daha maliyetli cihaz.

analog, (ue) Osm. analog

Analog sinyaller yoluyla çalışan ve dijital elektroniklere göre daha maliyetli cihaz.

analog Fr. analogue

(biyoloji)

analog İng. analogy

Kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın, aynı görevi gören.

analog İng. analog

Kökeni ve yapısı farklı olmasına rağmen aynı işlevi gösteren iki organ veya bileşikten biri

analog İng. Analogous

(Yun. analogia = nispet): Kök bakımından değişik, fakat görev bakımından benzer olan yapı serilerinin herbiri. Örnek: Midye ve balık solungaçları.

analog ile benzer kelimeler

bk. örneksel bilgisayar

İng. analogy organs

Kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın, aynı görevi gören organlar.

İng. analog(ue) signal

Yoğunluğu sürekli değişen ve bu değişimleri olduğu gibi veren ses sinyali.

Osm. analog sinyal

Yoğunluğu sürekli değişen ve bu değişimleri olduğu gibi veren ses sinyali.

İng. DL-methionine hydroxi analog calcium

En az % 93'ü rasemik 2-hidroksi -4-metiltiyobütirik asit kalsiyum tuzu olan ürün.

toplumsal engel İng. social barrier Bir toplumsal sınıfı ya da katmanı oluşturan bireylerin daha elverişli durumdaki sınıf
tezgin olmak 1.bk. tezikmek-1. 2.bk. tezikmek-5. Bulunduğu yerden ya da sürüden ayrılıp uzaklaşmak (insan ya d
soluk burgucan Fr. Spirocli eta pallida
solanga Meyve düşürmek için ağaca atılan kısa sopa.
orta göncüksel Fr. Mésenchymateux