teneke

teneke

a. 1. Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac: “Uyuyanı uyandırmak için ondan yana teneke parçaları atıp gürültü çıkartırlardı.” -L. Tekin. 2. sf. Bu sacdan yapılmış: Teneke maşrapa. Teneke faraş. 3. Bu sacdan yapılan, yaklaşık yirmi litre hacmindeki kap: “Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.” -İ. H. Baltacıoğlu. 4. sf. Bu kabın aldığı miktarda olan: “Köpek, balıkçının kumsalda bir çalı ateşi üzerinde kaynamakta olan bir teneke katranını devirmişti.” -R. N. Güntekin.

teneke

1.Tabakların giydiği giysi, don: Tenekem kirlenmiş yıkamak lazım. 2.bk. tenike (I)-1. 3.bk. tenike (I)-2.

teneke

Kadın donu.

teneke

Şalvar.

teneke

Teneke; gaz tenekesi; gaz tenekesi hacminde ölçü

teneke İng. tinplate

İki yüzüde kalay örtülmüş, ince çelik şerit ya da saç.

---

teneke ile benzer kelimeler

ağzı teneke kaplı şaka çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen, yiyebilen (kimse).

arkasından teneke çalmak tenekeye sopa vb. ile vurarak giden bir kişiye hakaret etmek.

(birinin) kuyruğuna teneke bağlamak 1) biriyle aşırı derecede alay etmek; 2) birini, herkesin alay edeceği biçimde kovmak.

kurşunlu teneke İng. terne plate Kurşun ve kalayla örtülmüş ince çelik şerit.

lâklı teneke İng. lacquered tin-plate Yüzeyi laklanmış teneke.

sıcak daldırılmış teneke İng. hot dip tin plate Çinko örtme işlemi, erimiş metal çinkoya daldırma yoluyla yapılmış olan teneke.

teneke caz a. Kötü çalan orkestra veya müzik topluluğu.

teneke mahalle İng. shanty town, slum Kimi büyük kentlerde görülen, fiziksel ve toplumsal bakımlardan geri ve yoksul kesim, bk. bozulma bölgesi, gecekondu.

---