kaynar

kaynar

sf. 1. Kaynamakta olan: “Bir kaynar su kazanından dışarı fırlar gibi kendini caddenin serin havasına attı.” -P. Safa. 2. Çok sıcak: “Kar üstüne dökülü kaynar su gibi işleyici gözlerini mezara dikmiş, bakıyor.” -N. F. Kısakürek. 3. a. Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek. 4. a. hlk. Kaynak, pınar. 5. a. Kaynarca.

kaynar

Kaynak.

kaynar

Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı

kaynar

Çeşitli baharatların birlikte kaynatılmasından elde edilen çay, lohusa şerbeti.

kaynar

Kirli iç giysilerini kaynatmakta kullanılan teneke, kazan vb.

Kaynar Köken: T.

Cinsiyet: Erkek bk. Kaynak

Kaynar

Giresun ili, Çamoluk ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kaynar

Kahramanmaraş ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kaynar

Kayseri ili, Kaynar bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

kaynar ile benzer kelimeler

ağır kazan geç kaynar 1) “kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar” anlamında kullanılan bir söz; 2) “tembel olan işi geç yapar” anlamında kullanılan bir söz; 3) “ağırbaşlı insan çabuk öfkelenmez” anlamında kullanılan bir söz.

ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar “yazın çalışan kışın rahat eder” anlamında kullanılan bir söz.

başından aşağı kaynar sular dökülmek üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.

herkesin tenceresi kapalı kaynar “bir kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibi bilinemez” anlamında kullanılan bir söz.

kaynar su İng. high pressure hot water Yüksek basınçlı sıcak su.

kaynar sulu reaktör İng. Boiling water reactor Soğutma maddesi olarak kullanılan suyun kaynar halde bulunduğu reaktör. İng. boiling water reactor İçinde soğutucu olarak kullanılan suyun kaynar durumda bulunduğu reaktör (BWR).

tepesinden kaynar sular dökülmek başından aşağı kaynar sular dökülmek: “Nazmiye'nin tepesinden sanki kaynar sular döküldü, yooo ... dedi.” -O. Kemal.

---