kaynak

kaynak, -ğı

a. 1. Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz: “Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Bir şeyin çıktığı yer, menşe: İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre... 3. Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge: “Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur.” -F. R. Atay. 4. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans: Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır. 5. Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür. 6. İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi. 7. mec. Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi. 8. fiz. Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer: Işık kaynağı. Isı kaynağı.

kaynak Fr. Soudure
kaynak Fr. Source
kaynak Fr. Symphyse
kaynak

1. Eğlence. 2. Eğlendirici, neşeli kimse. 3. Sevimli, çekici kimse.

kaynak

1. Dörttebir karpuz, kavun. 2.bk. kıynak (I)-3.

kaynak

1. Semerin ağaçlarından biri. 2. Ağaç dalı : Şu kaynağı keşte öbür kaynaklar kuvvet bulsun.

kaynak

Ceviz içinin dörtte biri

kaynak İng. resource
kaynak İng. spring

Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yer.

kaynak İng. source

Işık, elektromagnetik dalga gibi erke türlerini üretip dışarı salan cisim ya da yer.

kaynak

1. (resource) Üretim sürecinde kullanılan üretim faktörlerine verilen genel ad. 2. (asset) Gerçek veya tüzel bir kişinin sahip olduğu özkaynak ve yabancı kaynaklar toplamı.

kaynak İng. welding

Metal parçalarını ısı etkisi ile eriterek birbirlerine yapıştırma.

kaynak İng. source

(...)

kaynak İng. source
kaynak İng. weld

İki metalin birbirine kaynatıldığı bölge.

kaynak Osm. menba

(fizik, jeoloji, coğrafya)

kaynak İng. initiator

Yığın iletişiminde bilgi ve iletiler üreten ve bunları iletişim araçlarıyla alıcıya ileten odak.

kaynak İng. Spring

Yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıktığı yer.

kaynak

bk. kıynak

Kaynak Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.

Kaynak

Bingöl ili, Karlıova ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kaynak

Erzurum ili, Gaziler bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kaynak

Malatya ili, Balaban bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kaynak

Malatya ili, Taşdelen bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

kaynak ile benzer kelimeler

anahtar sözcük kaynak dizimi bk. konu kaynak dizimi.

atomsal hidrojenle kaynak yapma İng. atomic hydrogen welding Atomsal hidrojen altında korunarak, bir tür ark kaynağı yapma işlemi.

ayrılabilir kaynak İng. allocatable resource

beşeri kaynak İng. human resources 1. Üretim sürecinde kullanılan üç faktörden biri olan emek. 2. Bir ekonomideki işgücünün sahip olduğu yetenek ve nitelikler. krş. beşeri sermaye, beşeri sermaye yatırımı

bindirmeli kaynak İng. lap weld Bindirme kaynağı yapma işlemiyle oluşmuş kaynak. Bindirmeli bağlantı diye de bilinir.

bindirmeli kaynak yapma İng. lap welding Kaynak yapılacak parçaları, üst üste koyarak yapılan kaynak işlemi.

birincil kaynak İng. primary source, primary light source Bir erkesel dönüşüm ile üremiş ışık yayımlayan yüzey ya da nesne. İng. primary source Görgüsel ve tanıklı betimlemeler gerektiren bir araştırmada, olayın görgü tanık...

birörnek kaynak konumlayıcı İng. uniform resource locator (URL) (BKK)

---