kambur

kambur

a. 1. Bel veya göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur. 2. Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı: “Bu genç bir deve idi. Semeri yoktu. Çok tüylü kamburu meydandaydı.” -Ö. Seyfettin. 3. Yapı veya eşyada dışarıya doğru eğrilme. 4. sf. Vücudunda bu tümsek bulunan (kimse): “Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.” -A. Ümit. 5. mec. Sıkıntı, dert.

kambur Fr. Bssu
kambur Fr. Gibbeux, euse
kambur

Ortaoyunu ve gölge oyunu tiplerinden biri. Çoğu kez geveze, saldırgan ve sevimsiz bir kişi olarak görülür.

kambur

1. Ceket ve paltoların omuz kısımları ütülenirken kullanılan araç. (Bozova -Urfa) 2. Dikiş açmak için kullanılan tahta araç. (*Aksaray -Niğde)

---

kambur ile benzer kelimeler

kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne) sıkıntı ve tersliklerin üst üste geldiğini anlatan bir söz.

arda kambur Fr. Opistocyphose, cyphose

kambur balina İng. humback whale Balinalar (Cetacea) takımının, çatal kuyruklu balinagiller (Balaenopteridae) familyasından, 16 m kadar uzunlukta, göğüs yüzgeçleri geniş, sırtı kara, karnı ak, Atlantik Okyanusu'nda yaşayan bir tür. Fr...

kambur felek , -ği a. Talih ve kader için sitem yollu kullanılan bir söz.

kambur levrek Lat. Steatocranus casuarius Aslanbaş çiklit.

kambur majorant İng. humpback majorant (...)

kambur zambur sf. Kambur: “Bu adam herhâlde çok çirkin, uzun burunlu, bir şey olmalıydı.” -A. Kulin.

---