kalbur kemiği

kalbur kemiği

a. anat. Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik.

kalbur kemiği İng. etmoide bone

Burun boşluğunun duvarlarının bir parçasını oluşturan kemik. Etmoyit kemik.

kalbur kemiği Osm. azm-ı gırbâlî

(biyoloji, zooloji)

kalbur kemiği Dgr. anat. os ethmoidale

anat. Kafatası boşluğuyla burun boşluğu arasında yer alan bir kemik, os etmoidale.

kalbur kemiği İng. ethmoide bone

(karşılık: etmoyid kemik), (Yun. ethmos = elek), Burun boşluğunun duvarlarının bir parçasını yapan kemik.

kalbur kemiği ile benzer kelimeler

Osm. azm-ı cidarî

(biyoloji)

Leblebicilerin kullandıkları bir çeşit kalbur.

çok zaman önce anlamında bir tekerleme.

Ar. ¦irb¥l

a. Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek.

Fr. Crible
Fr. Tamis
<...

Fr. Ethmocéphale

Bir çok yerinden baş veren çıban, seretan, yenirce

İng. fossa ethmoidalis

anat. Kalbur kemiğinin lamina cribrosa'sındaki crista galli'nin her iki tarafında bulunan çukurluklar, fossa etmoidalis.

delikleri olan, delik deşik.

'k', 'a', 'l', 'b', 'u', 'r', ' ', 'k', 'e', 'm', 'i', 'ğ', 'i', şeklindedir.
kalbur kemiği kelimesinin tersten yazılışı ' iğimek rublak' diziliminde gösterilir.

yüreği bozulmak bunalmak, sıkılmak: Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara, kapılara, pencerelere kaydı. -L. Tekin.
yoğurabilmek (-i) Yoğurma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yoğrulabilmek (nsz) Yoğrulma imkânı veya olasılığı bulunmak: Verilen sözün gerçekleşmesi geleceğin, geleceğe karşın, o verilen sö
uğurlayabilmek (-i) Uğurlama imkânı veya olasılığı bulunmak.
uğurlanabilmek (-i) Uğurlanma imkânı veya olasılığı bulunmak.