kabak

kabak, -ğı

a. 1. bit. b. Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita). 2. bit. b. Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. 3. Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile. 4. müz. Kabak kemane: “Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar.” -Ö. Seyfettin. 5. sf. Ham, tatsız (kavun, karpuz). 6. sf. Tüysüz, dazlak: “Kaba kabak gibi tıraşlı!” -H. E. Adıvar. 7. sf. Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği). 8. sf. mec. Bilgisiz, görgüsüz, kaba. 9. hlk. Kısa boynuzlu hayvan.


kabak

1. Kısa boynuzlu hayvan. 2. Boynuzsuz hayvan.


kabak

Yamaç, ön, ön taraf.


kabak

Kilenin 1/16 ölçüsünde bir tahıl ölçeği.


kabak

1. Kafatası. 2. Alın.


kabak

Yaylı çalgı, kemençe.


kabak

Bir çocuk oyununda sayı.


kabak

Ekin sapı yığını.


kabak

Topluluk.


kabak

Hafif yokuş.


kabak

Ölü yıkarken kullanılan uzun saplı tas.


kabak

Mısır koçanı.


kabak

Yelken halatlarını germek için kullanılan üç delikli ağaç.


kabak

Palamut ağacının ya da karaçalının yemişi.


kabak

Ön yüz, yamaç.


kabak İng. vegetable marrow

Kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından, çiçekleri huni şeklinde ve sarı renkli, ovaryum alt durumlu, etli ve olgunlukta açılmayan bakka tipi meyvesi olan, sürünücü ya da tırmanıcı, tek yıllık, otsu bitkiler. Sakız kabağı.


kabak

bk. bayağı kabak.


kabak

Silindir biçiminde ağaç ölçek. (Kandilli *Bozüyük -Bilecik; Kuzköy *Akkuş -Ordu)


kabak (I)

Göz kapağı


kabak (II)

İçki kadehi, şarap tası, şarap kabı


kabak (III)

Boynuzsuz koyun


kabak ile benzer kelimeler

ak kabak

İnce uzun, beyaz renkli bir çeşit kabak, helvacı kabağı.

başı kabak

sf. 1. Saçı dökülmüş veya dibinden kesilmiş (kimse): “Soldan dört ayak üzerinde, yalınayak, bir adam görülür.” -N. F. Kısakürek. 2. zf. Başını örtmeden: “Kurt Hoca, , yalın ayak, kolları sıvalı, evinin yüksek taraçasında kalaylı ibriğiyle abdestini ta...

bayağı kabak

Fr. courge

(kabak) (botanik)

fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (veya kıçına) kabak bağlamış

1) “yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş” anlamında kullanılan bir söz; 2) “kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış” anlamında kullanılan bir söz.

kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak

birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek: “Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar.” -R. N. Güntekin.

kabak çekirdeği

a. 1. Bal ve sakız kabağının tohumu. 2. Genellikle vakit geçirmek için yenilen kuru yemiş çeşidi: “Annemin hastalığının geçmesi için bol miktarda tuzsuz yemesi gerekiyormuş.” -A. Kutlu.


İng. pumpkin seed

Çok esk...

kabak çıkmak

ham çıkmak.

kabak çiçeği

a. Kabak bitkisinin açık turuncu renkli çiçeği.


"kabak" karakter analizi

  • kabak, 5 karakter ile yazılır.
  • k harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'k', 'a', 'b', 'a', 'k', şeklindedir.
  • kabak kelimesinin tersten yazılışı ' kabak' diziliminde gösterilir.

(a,b,k) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

sarınabilmek

(-e) Sarınma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kösebucağı

Ordu ili, Fatsa ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kösebayır

Elâzığ ili, Sivrice ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

kağnı arabası

a. Kağnı: “Şimdi önümüzde bir nın yılankavi çizgileri uzanıyor.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

buvanak

Sağnak, şiddetli yağmur


Derinden, kapalı yerden gelen ses.


Gurup va

kabak - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
k1
a1
b3
a1
k1
Toplam puan değeri7