biri

biri

zm. 1. Bir tanesi: “Kurşun vınlayarak gidip bahçedeki ağaçlardan birine saplanmıştı.” -A. Kulin. 2. Bilinmeyen bir kimse: “İhtimal, hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi.” -O. S. Orhon.

biri

1. Görgülü. 2. Tecrübeli, emektar.

---

biri ile benzer kelimeler

Amasya´nın bardağı, biri olmazsa biri daha “ele geçirilmeyen veya kaçan bir şeye üzülmek boştur çünkü her zaman benzeri sağlanabilir” anlamında kullanılan bir söz.

biri eşikte biri beşikte küçük çocuğu çok olan kimseler için söylenen bir söz.

biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar “herkesin yararlanabileceği şeyden bazıları yararlanır da başkalarına yararlanma fırsatı vermezlerse büyük kavga çıkar” anlamında kullanılan bir söz.

başka biri zm. Diğer bir kimse: “Çoğu zaman ben, kendimi mesut edeyim derken ni bedbaht ediyorum.” -A. M. Dranas.

(bir yer) kazan (biri) kepçe “bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)” anlamında kullanılan bir söz: İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.

biri bilmeyen bini hiç bilmez “küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir” anlamında kullanılan bir söz.

biri bir Birer birer, birbiri ardınca.

(biri bir şeyle) zihnini bozmak sürekli olarak aynı şeyi düşünmek.

---