kazmak

kazmak, -ar

(-i) 1. Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. 2. Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak: “Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?” -M. A. Ersoy. 3. Hakketmek.

kazmak

Tencere dibinde koyulaşarak yapışan ya da yanarak kalan yemek kalıntısı

kazmak

Ekip biçmek, tarım yapmak

kazmak

Kazmak, bk. kazimak

kazmak, (atı) (II)

Kazık çakıp (atı) bağlamak

kazmak (I)

Nakşetmek, oyarak yazmak

---

kazmak ile benzer kelimeler

(birinin) kuyusunu kazmak birinin yıkımına çalışmak, kötü duruma düşmesini istemek: “Yüzden ağır durup arkadan kabinenin kuyusunu kazacaksın!” -M. Ş. Esendal.

çay kenarında kuyu kazmak elde, amaca ulaşılacak bol araç varken emek harcayarak başka yollar aramak.

çukurunu kazmak birinin felaketine yol açacak bir düzen kurmak.

iğne ile kuyu kazmak yetersiz araçlarla, sürekli ve sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan veya çok ağır yürüyen bir işi başarmaya çalışmak: “İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi oymacılık.” -Ç. Altan.

kendi kuyusunu kendi kazmak kendine zarar verecek davranışta bulunmak.

mezarını kazmak kötülüğünü istemek, kötü duruma düşürmek için uğraşmak.

mühür kazmak bir metal üzerine, bir kimsenin, bir kuruluşun adını, unvanını ters olarak kazımak.

talak kazmak 1. Ekilen tohumları çapayla toprağa karıştırmak. 2. İri toprak parçalarını çapayla ezmek.

---