kazımak

kazımak

(-i) 1. Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak: Tahtanın boyasını kazımak. 2. Bir araç kullanarak silmek, çıkarmak: O daktilo yanlışını iğneyle kazıyarak düzeltebilirsin. 3. Sertçe ovmak. 4. Tıraş etmek: Sakalını kazımak. 5. (nsz) Metal bir yüzey üstüne sert bir araçla şekil çizmek, yazı yazmak, nakşetmek: Mühür kazımak. 6. mec. Aslını, kökünü ayrıntılı bir biçimde araştırmak: “Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler.” -H. C. Yalçın. 7. tıp Vücuttaki yabancı bir cismi hasta, zararlı veya istenmeyen bir organı almak, temizlemek, yok etmek: Çıbanı kazıyarak aldılar.

kazımak

Soymak, önem vermek.

kazımak

Saz çalmak.

kazımak

Süt, mahallebi ve yemek pişerken tencerenin dibinde yanan, yapışkan kısmı.

kazımak

Önem vermek, önemsemek: Yanına gittim de beni hiç kazımadı.

kazımak

1. Tırmalamak, tahriş etmek. 2. Tıraş etmek. 3. Kazmak

---

kazımak ile benzer kelimeler

boğazını kazımak Zorla tükürmek.

kafa kazımak Gevezelik ederek usanç vermek.

kökünden kazımak kökünü kazımak.

kökünü kazımak bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek: “Bizimkilerin de amacı aynı / Doğan güneşle birlikte kökünüzü kazıyıp / Yeryüzünde bırakmamak izinizi” -T. Oflazoğlu.

tetirini kazımak Tümden yok etmek, kökünü kazımak : Bağda ağaç, tevek ne varsa tetirini kazıdı.

---