kaygı vermek

kaygı vermek

endişelendirmek: Belki öteden beri böyleydi ama son üç senedir radikalliği etrafındakilere kaygı verecek boyutlara ulaşmıştı. -E. Şafak.

kaygı vermek ile benzer kelimeler

1. Şahitlik etmek, şahadette bulunmak. 2. Kanaât getirmek, hükmetmek. 3. "Kelime-i şahadet" getirmek.

İng. oral anxiety

(Freud) Sevgecin ağızcıl gelişim döneminde yarattığı kaygı.

İng. free-floating anxiety

Bireyin yaşamının her yönüyle ilişkili olan sürekli kaygı.

a. Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa: Korku ve yla vücudunu dinledi. -A. İlhan.

Fr. Conception
İng. anxiety

Güçlü bir istek ya da dürtünün amacına ulaşamayacak gib...

İng. discharge of anxiety

(Ruhsal çözümleme) Bilinçaltı gerginlikleri, günlük yaşantılar yoluyla dışarı atma.

üzüntü, tasa duymak.

İng. anxiety equivalent

(Ruhsal çözümleme) Bilinçli düzeydeki korku ve bunalımların, çarpıntı, nefes darlığı gibi örgensel belirtilere dönüşmesi.

İng. anxiety hysteria

Belirgin görüntüsü kaygı olan dönüşümce.

'k', 'a', 'y', 'g', 'ı', ' ', 'v', 'e', 'r', 'm', 'e', 'k', şeklindedir.
kaygı vermek kelimesinin tersten yazılışı ' kemrev ıgyak' diziliminde gösterilir.

yangına vermek tutuşturmak, bir şeyi bilerek yakmak.
vergi yoklaması İng. tax inspection Mükellefleri, yükümlülükle ilgili maddi olayları, kayıtları ve konuları araştırma ve
kırılgan meyve İng. lomen, lomentum Her bir bölümünde bir tohum bulunan, boğumlu ve boğumlardan kırılan, kuru, açılmayan
gıvrak yürümek Çabuk yürümek.
duygulanıvermek (nsz) (duygulanı'vermek) Çabucak duygulanmak: Biz de bol keseden duygulanıverdik, o atmosfer içinde. -H. Taner