kaydırma

kaydırma

a. 1. Kaydırmak işi. 2. sin. ve TV Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere hareket ettirilmesi. 3. sp. Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birdenbire değiştirme.

kaydırma

1. Ev ve ahırdan dışarıya çıkık biçimde yapılmış, üstü örtülü yer.

kaydırma

İnci işli kadın fesi.

kaydırma

İnce yufka ekmek.

kaydırma

beşibiryerde, altın lira.

kaydırma İng. shift

Bir bilgi birimindeki öğeleri (ikilleri, sayamakları, damgaları) sola ya da sağa doğru taşıma, bk. aritmetiksel kaydırma, mantıksal kaydırma.

kaydırma İng. slide

Bir telin tınlaması devam ederken tele ikinci kez vurulmaksızın tele basan parmağı klavyeden kaldırmadan tel boyunca değişik perdeler arasında kaydırma yöntemi.

kaydırma İng. switching

1. Bir yatırımın satışından elde edilen nakit paranın bir başka yatırımda kullanılması. 2. Bir ülkenin uluslararası para piyasasına müdahale ederek ülkesinden para çıkışını durdurması. 3. İki ülke arasında yapılan ticarette ödeme bedellerinin, satıcı veya alıcı tarafından kabul edilebilen başka bir para birimine çevrilmesi.

kaydırma İng. Coulé, graze

Karşı namlu üzerinden kaydırılarak yapılan doğru dürtüş.

kaydırma İng. shifting

Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birden bire değiştirmek.

kaydırma İng. travelling (ABD: traveling), tracking, trucking, dollying

Sinema/TV. Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere devindirilmesi; özellikle öne, geriye, yanlara, aşağıya, yukarıya sürekli devinimi.

kaydırma Fr. Catachrèse

(Söz sanatı terimi) Bir şeye özel olan adın, onunla benzerliği veya herhangi bir ilgisi bulunan başka bir şeye de ad olarak verilmesi. Masanın ayağı, Dağın eteği, Makinenin kolu gibi.

kaydırma Fr. catachrèse

Bir şeye özgü olan adın, onunla benzerliği ya da herhangi bir ilgisi bulunan başka bir şeye de ad olarak verilmesi (masanın ayağı, dağın eteği, makinenin kolu gibi).

kaydırma

[gaydırma]: Evlerin bitişiğine araba, kağnı, odun vb. şeyler koymak üzere yapılmış kulübe. (Özgüney *Yalvaç -Isparta) [gaydırma] : (Yukarıtırtar *Yalvaç -Isparta)

kaydırma

Kadın fesi. (Çallı *Burhaniye -Balıkesir)

---

kaydırma ile benzer kelimeler

adım kaydırma İng. glissade Genellikle sıçrama ve atlamalardan önce beşinci duruşla başlar. Bir ayak açık olarak kaydırılır ve geriye alınır; sonra öteki ayak kapalı olarak kaydırılır. Dirsekler hafifçe bükük, yarı parmak ucu ile hafifçe yükselinir.

aritmetiksel kaydırma İng. arithmetic shift Herhangi bir sayısal veriyi, sayılama dizgesinde kullanılan köke bölmek ya da kökle çarpmak üzere, sağa ya da sola kaydırma, örn. ikili sayılama dizgesinde gösterilmiş bir sayıyı 2 ile çarpmak için 1 basamak sola, 8'e bölmek için 3 bas...

aşağıya kaydırma İng. downward vertical tracking Sinema/TV. Düşey kaydırmanın aşağıya doğru olanı.

çapraşık kaydırma İng. complex travelling (ABD: traveling) Sinema/TV. Alıcının çeşitli kaydırmaları aynı çekim içinde gerçekleştirmesinden doğan devinim.

çevrinmeli kaydırma İng. travelling (ABD: traveling) and pan shot, pano-travelling (ABD: traveling) Sinema/TV. Çevrinme ile kaydırmanın bir arada yapılmasından oluşan alıcı devinimi.

derinlemesine kaydırma Fr. travelling en profondeur Sinema/TV. Alıcının çevirim sırasında belirli bir konuya yaklaşması ya da bu konudan uzaklaşması durumu; bunun sonunda öne ya da geriye kaydırma ortaya çıkar.

dönüşlü kaydırma İng. cyclic shift bk. mantıksal kaydırma.

düşey kaydırma İng. vertical tracking, vertical travelling (ABD: traveling) Sinema/TV. Alıcının asansör çeşidinden bir araca yerleştirilerek aşağıya ya da yukarıya doğru yer değiştirmesi sırasında çalıştırılması.

---