kavuşmaz

kavuşmaz İng. asymptote, asymptotic

Bir eğrinin, değişkeni sonsuza doğru giderken yaklaştığı erey doğru.

kavuşmaz İng. asymptote

Bir eğriye yaklaşarak giden, ancak onunla sonlu bir uzaklık içinde kesişemeyen doğru.

kavuşmaz İng. asymptote, asymptotic

Bir eğriye sonsuzda teğet olan başka bir eğri.

kavuşmaz ile benzer kelimeler

ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar, insanlar günün birinde birbirleriyle karşılaşabilirler anlamında kullanılan bir söz.

İng. asymptotic distribution

(Kuramsal istatistik) Bir değiştirgeye bağlı olan sıklık ya da olasılık dağılımının, bu değiştirge sonsuza yaklaştığında elde edilen biçimi.

İng. asymptotically efficient estimator

(Kuramsal istatistik) Büyüklüğü sonsuza yaklaşan örneklemler için etkin olan kestirici.

İng. asymptotic efficiency

Örneklem büyüklüğü sonsuza yaklaştığında, bir kestiricinin etkinliği.

İng. asymptotic normality

Bir n değiştirgesine bağlı herhangi bir dağılımın, n değiştirgesi sonsuza yaklaştığında olağan dağılıma yaklaşması.

İng. asymptotic standard error

Örneklem büyüklüğü sonsuza yaklaştığında, bir örneklemdeğerin ölçünlü yanılgısı.

İng. asymptotically unbiassed estimator

(Kuramsal istatistik) Büyüklüğü sonsuza yaklaşan örneklemler için yansız olan kestirici.

yüz vuruşturmak Yüzleştirmek.
yavuzlaşmak (nsz) hlk. 1. Yavuz duruma gelmek. 2. Sertleşmek, kabadayılaşmak.
uzman çavuşluk , -ğu a. ask. 1. Uzman çavuş olma durumu. 2. Uzman çavuşun rütbesi. 3. Uzman çavuşun görevi.
tavuklanmış töz İng. picked ore
kovuşturmazlık Fr. Anacoluthe (Söz sanatı terimi) Cümlede, başlanmış bulunan bir kuruluşu bırakıp sözü başka bir kuruluşl