kaş

kaş

a. 1. anat. Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar: “Aşçıbaşı, kırçıl kaşlarını biraz daha çatıp karşıma çömeliyor.” -Y. Z. Ortaç. 2. Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer: “Altın yüzük yaptırdım, kaşı sensin sevdiğim” -Halk türküsü. 3. Sarp kayalık, uçurum. 4. Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm. 5. hlk. Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set.

kaş Fr. Sourcil
kaş

1. Sarp kayalıklar, uçurum. 2. Tepe, dağ. 3. Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set. 4. Yokuşun düzlüğe çıkılacak yeri, yokuşun başı. 5. Patika, ince yol. 6. Suyun, toprağın bir yanını oyup diğer yanını yükselttiği kısmı.

kaş

1. Duvar, duvarın üstü. 2. Çatı saçağı. 3. Dam. 4. Balkon.

kaş

Semerin iki yanındaki ağaçlar.

kaş

Ufuk.

kaş

1. Mısır kırması. 2. Mısır kırması ile yapılan çorba.

kaş

1. Ocağın kemeri : Ocağa kaş çevirmek her ustanın işi değildir. 2. Köprünün kemeri.

kaş

Kemençede telleri yüksekçe tutmaya yarayan, eşiğin yanında bulunan, kaş biçimindeki delikler.

kaş

Su kaynağı.

kaş

Ev, oda, ahır vb. yapılarda dama uzunlamasına atılan atmaların altına, iki yana, yapı uzunsa ortaya gelecek biçimde enlemesine yerleştirilen ağaçlar.

kaş

Dağlık, kayalık yolun dönemeci.

kaş

Sergen, raf.

kaş

Semerin üst, ön tarafında binenlerin tutunması veya yüke ait ipin bağlanmasına yarayan iki, ağaç çıkıntı

kaş

Yokuş, uçurum

kaş

Boylu boyunca uzanmış büyük kısmı toprağa gömülü kaya

kaş

1. Taraf, geçe. 2. Uçurum, set, duvar

kaş

Kaç?.

kaş

Kaş// kaş goz: kaş ve göz gibi çehreye ait uzuvlar// kaş kiprik: bk. kaş kirpik// kaş kirpik: kaş ve kirpik, bk. kaş kiprik// kaş yihmak: melul olmak, mahzun olmak Artvin Yusufeli Uşhum köyü

kaş İng. eye brow

Gözün üzerinde bulunan çıkıntı ve bu çıkıntı üzerinde büyüyen kısa yumuşak tüyler.

kaş Osm. hacib

(biyoloji)

I) [gaş (I)]: 1. Toprak damlarda duvarı taşan kısım. (Senirköyü *Sincanlı -Afyonkarahisar; Alçılı *Delice -Ankara) 2. Alçak duvar. (Senirköyü *Sincanlı -Afyonkarahisar)

II) [gaş (II), gaşacı]: 1. Semerin ön ve arkasında ip geçirmeye yarayan çatal ağaçlar. (-Maraş) [gaş (II)] : (*Yalvaç -Isparta) [gaşacı] : (*Çardak -Denizli) 2. Eğer ve semerin önündeki sivri kısım. (*Senirkent *Yukarıkaşıkara *Yalvaç -Isparta; *Güdül -Ankara)

III) bk. gaş (III)

IV) Tepelerde su ayırımı çizgisi. (Kadıköy *Buldan -Denizli)

kaş İng. eyebrow

Gözün üzerinde bulunan çıkıntı ve bu çıkıntı üzerinde büyüyen kısa, yumuşak tüyler.

kaş

1. Eyerin ve semerin önünde ve ardında olan yükseklikler. 2. Kavun ve karpuz dilimi. 3. Damın saçağı. 4.Ufuk

Kaş

öz. a. Antalya iline bağlı ilçelerden biri.

Kaş

Gümüşhane ili, Kelkit ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

kaş ile benzer kelimeler

kaş kaş Dizi dizi, sıra sıra.

kaş kaş olmak Dizilmek, yığılmak.

çatık kaş sf. Çatık kaşlı.

çatma kaş a. Aralarında kılsız yer olmayıp birbirine kavuşmuş olan kaşlar. Alın ortasında birbiren bitişik kaş

göz kaş süzmek dikkatle ve hissettirmeden bakışlarla kontrol altında tutmak: “Anlamlı anlamlı birbirine işaretler yaparak, göz kaş süzerek Emine'ye uzun uzun bakıyorlar.” -R. H. Karay.

kaş büzmek Kaş çatmak

kaş çorbası Mısır kırması ile yapılan çorba

kaş göz etmek kaş ve göz işaretleriyle bir şey anlatmaya çalışmak.

---