kaleme getirmek

kaleme getirmek

Yazmak, kaleme almak

kaleme getirmek ile benzer kelimeler

hemen yazmaya başlamak: Hemen kaleme sarıldı. Bir hafta her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. -H. E. Adıvar.

hemen yazmaya başlamak: Partinin kurulacağını duyunca kâğıda kaleme sarılmış, korkunç bir telgraf yazmıştı. -Y. Z. Ortaç.

Kavak ağacı.

bir konuyu yazı durumuna getirmek, yazıyla anlatmak.

Fr. Rédiger

Kafada düzen verilen bir fikri yazı kurallarına göre kâğıda dökmek. (KALEME ALAN, Rédacteur; KALEME ALMA, KALEME ALIŞ, Rédaction).

yazılabilmek veya anlatılabilmek: Köyün harman yerinde anlatımı kaleme gelmez bir çalışma var. -F. Otyam.

Yazılmak, kaydolunmak

bir konu veya sorunu anlaşılır duruma getirmek.

düzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak.

1) birini gereksiz sözlerle şaşırtmak; 2) ilgisiz sözler söyleyerek asıl konudan uzaklaştırmak.

'k', 'a', 'l', 'e', 'm', 'e', ' ', 'g', 'e', 't', 'i', 'r', 'm', 'e', 'k', şeklindedir.
kaleme getirmek kelimesinin tersten yazılışı ' kemriteg emelak' diziliminde gösterilir.

salt gereksinme bk. salt gereksinim
salt gereksinim İng. absolute wants, absolute needs, absolute requirements Yaşamsal açıdan zorunlu olan yeme, içme, barınm
yola getirmek birinin bir konudaki ters tutumunu düzeltmek: Her karşısına çıkışta ona nasihat eder, bazen sert söyler, bazen tatlı tatlı
yargılatabilmek (-i) Yargılatma imkânı veya olasılığı bulunmak.
uzaklara gitmek 1) konudan ayrılmak; 2) gözleri dalmak, dalıp gitmek.