kabarma

kabarma

a. 1. Kabarmak işi: “Böyle birdenbire kabarmayı, sonra yine birdenbire sönüvermeyi anlıyorum.” -N. Hikmet. 2. mec. Duygulanma: “Bir de mektuplar okunurken ve selamlar söylenirken içinde tuhaf bir kabarma beliriyordu.” -H. E. Adıvar. 3. mec. Kendini üstün görme, büyüklük taslama. 4. coğ. Ay ve Güneş'in çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met.

kabarma İng. flood-tide

Daha çok anadeniz kıyılarında, Ayın o kıyının öğlen çemberi üzerinden geçtiği sırada, deniz düzeyinde başlayan ve kıyıya doğru bir akıntı oluşturan yükselme.

kabarma İng. flood, high tide

Ay ve Güneş'in çekim etkisiyle büyük denizlerde suların yükselmesi, olayı.

kabarma İng. creeping, swelling
kabarma İng. blistering

Metal yüzeylerin boyanma, paklanma ve benzeri işlemlerinden sonra, alt katlarda kalmış olan gazların, yüzeyde kabartılar yaratması olayı.

kabarma

bk. gelim.

kabarma İng. buckling

Sinema Bir filmin üzerinde fazla sıcak ya da gerilme yüzünden oluşan çıkıntı ve çukurlar.

kabarma

bk. genleşme 2.

Kabarma Fr. Foisonnement

---

kabarma ile benzer kelimeler

büyük çaplı kabarma İng. wide mouvement Yerkabuğunun geniş ölçülü, çok ağır olan ve çok uzun süren bükülme devimi.

kabarma basıncı İng. swelling pressure

kabarma (peynir) Dgr. blähung (käse)

kabarma-alça!ma İng. tides, flood and ebb Büyük denizlerde suların yükselmesi ve altı saat sonra olağan düzeyden aşağı inmesi olayı.

---