açık deniz a. 1. Denizin, kara sularının dışında kalan bölümü. 2. Denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, engin:
açık dikdörtgen İng. open rectangle Düzlemde açık kutu.
açık eşkin Atın sık ve çevik adımlarla yürüyüşü.
açık gönderim İng. open mapping X, Y ilingesel uzayları verildiğinde, X içindeki her bir açık kümenin f altındaki görünt
açık kahverengi a. 1. Kahverenginin bir veya birkaç ton açığı, sütlü kahve, kestane rengi, kestane dorusu. 2. sf. Bu renkte ol
açık öndelik İng. open credit, blank credit Borçlanma sınırlandırılmadan yalnızca imza alınarak verilen öndelik.
açıklanabilmek (nsz) Anlaşılır bir duruma getirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
açılış töreni a. Bir açılışı kutlamak için yapılan toplantı: Resmî ne zaman beyefendi? -M. Yesari.
açınık görevi Fr. Effet vocalique Açınıkların ve bazen seslilerin abanıklar için bir dayanak meydana getirmeleri. Kar ke
açınık öğesi Fr. Elément vocalique Açınıklara, ikinliklere, üçünlüklere verilen ortak ad.