alkalili kabuk alma

alkalili kabuk alma İng. alkaline descaling

bk. alkalili kabuksuzlaştırma.


alkalili kabuk alma ile benzer kelimeler

alkalili pas alma

İng. alkaline derusting

bk. alkalili passızlaştırma.

ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma

“insan hiçbir şeyi incelemeden, gözü kapalı biçimde almamalıdır” anlamında kullanılan bir söz.

alkalili

bk. alkalik.

alkalili kabuksuzlaştırma

İng. alkaline descaling

Çelik yüzeylerden pas, ince kabuk ve benzeri özdekleri gidermek için, sodyum hidroksit temeline dayanan çözeltiler kullanarak yapılan kabuksuzlaştırma işlemi, alkalili kabuk alma, alkalili pas alma ve alkalili passızlaştırma diye de ...

alkalili passızlaştırma

İng. alkaline derusting

bk. alkalili kabuksuzlaştırma.

alkalili temizleme

İng. alkaline cleaning

Kaplama ya da başka bir bitirme süreci uygulanmadan önce, metal yüzeylerden yağı, yarıkatı ve katı pislikleri gidermek için, alkalili çözeltiler kullanılarak yapılan bir temizleme işlemi.

alkalili temizleyici

İng. alkaline cleaner

Alkalili temizleme işlemlerinde kullanılan temizleyici.

daldırmayla alkalili temizleme

İng. immersion alkaline cleaning; soak alkaline cleaning

Kolayca giderilir pislik taşıyan yüzeylere uygulanan, bir tür alkaliyle temizleme yöntemi.


"alkalili kabuk alma" karakter analizi

  • alkalili kabuk alma, 19 karakter ile yazılır.
  • a harfi ile başlar, a harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'a', 'l', 'k', 'a', 'l', 'i', 'l', 'i', ' ', 'k', 'a', 'b', 'u', 'k', ' ', 'a', 'l', 'm', 'a', şeklindedir.
  • alkalili kabuk alma kelimesinin tersten yazılışı ' amla kubak ililakla' diziliminde gösterilir.

(a,b,i,k,l,m,u) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

savunabilmek

(-i) Savunmaya gücü yetmek: “Ancak çarpık bir felsefe anlayışı felsefe ile dünya görüşünün örtüştüğünü savunabilir.”

kalbini okumak

birinin duygu ve düşüncelerini, niyetini anlamak.

billurlaştırmak

(-i) Billur durumuna getirmek: “Sarışın bir kış güneşi, maviyi billurlaştırıyor, bulutları pamuk yığınlarına çeviriy

zifiri bulanmak

Hoşa gitmemek.

yüreği bozulmak

bunalmak, sıkılmak: “Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara, kapılara, pencerelere kaydı.” -L. Tekin.