alışık olmak

alışık olmak

alışkın olmak: Bu maymunların tarlalara hiçbir zarar vermedikleri ve şehir hayatına alışık oldukları görülür. -A. H. Çelebi.

alışık olmak ile benzer kelimeler

sf. Herhangi bir duruma alışmış olan: Onun böyle durmasına değilim. -A. Ağaoğlu.

Alacak, veresiye, verilen mal karşılığı, ödünç verilen para, süt v.b.: Köye toplamağa gidiyorum.

Alacak.

Osm. Alıştırılmış cıvata

Başı dertte olmak, başının derdine düşmek.

1. Karşılaşmak, raslamak, yaklaşmak, mukarin olmak. 2. Meşgul olmak, çalışmak

Ganimete kavuşmak, zengin olmak

1. Yönelmek. 2. Rast gelmek, isabet etmek, musadif olmak, karşılaşmak. 3. Nail olmak, mazhar olmak, erişmek. 4. Delâlet etmek, uygun gelmek

Dışarı çıkmak

Yumrulaşmak, tümsekleşmek, pırtlak, fırlak olmak

'a', 'l', 'ı', 'ş', 'ı', 'k', ' ', 'o', 'l', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
alışık olmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamlo kışıla' diziliminde gösterilir.

toplaştırmak (-i) Toplamak, bir araya getirmek: Bu kaburgasız insan yığınını İstanbul'da toplaştıran, oy ticaretidir. -A. B
sıkıştırma kolu İng. handle Sıkıştırma milini çeviren kol.
kolaylaştırmak (-i) 1. Kolay bir duruma getirmek, güçlükleri ortadan kaldırmak: Tatbikatınızı kolaylaştıracak bir kitap herhâlde.
boşatılmak (nsz) Boşaltma işine konu olmak.
bilek boşalması Hayvanın ön ve arka ayaklarının çökmesi.