yollu

yollu

sf. 1. Yolu herhangi bir nitelikte olan: Bozuk yollu bir mahalle. 2. Çizgili: “Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi.” -O. Kemal. 3. Hızlı giden (taşıt): Yollu gemi. 4. mec. Kuralına uygun: Bu hiç de yollu bir iş değildi. 5. zf. mec. Herhangi bir nitelikte, biçimde: “İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım.” -F. R. Atay. 6. a. argo Kolayca elde edilen kadın.

yollu

Kötü yola düşmüş kadın.

yollu

Çizgili (kumaş için).

yollu

Gibi, gibilerden: Asarım, keserim yollu sözler etti.

yollu

Yol alan (binek hayvanı).

---

yollu ile benzer kelimeler

çok yollu ses İng. multi-track sound Sinema Seste üçboyutluluğu sağlamak amacıyla, değişik yükselteç ve sesyayar dizgesiyle verilmek üzere, sesin birden çok ses yolu üzerine filme alınması durumu.

çok yollu vana İng. multiport valve Akışkanı birden çok yöne yönelten vana.

eyü yollu Usûl, erkân bilir, tutumu, davranışı beğenilen, tavır ve hareketi güzel.

hafif yollu sf. 1. Davranışları ile içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına ters düşen (kadın), hafifmeşrep. 2. zf. Üstü kapalı, kısa bir açıklamayla: “Kim bana bu sevdanın sonu çıkmaz olduğunu çıtlatacak olsa kırılarak karşı çıkıyor, çıtlatana düşman kesiliyordum.” ...

ilerü yollu Mevkice yüksek olan.

nasihat yollu zf. Öğüde benzer bir biçimde.

ses yollu negatif İng. negative with sound track Sinema Üzerinde ses yolu bulunan negatif.

şaka yollu zf. Ciddi bir şeye şaka görünümü vererek.

---