toplam boy

boy boy

sf. Çeşitli büyüklük ve nitelikte: “Dağlar önünde , güneş gözümde tel tel.” -Ö. B. Uşaklı.

avlanabilir boy

Su ürünleri tüzüğü ve sirküleriyle avlanmasına izin verilen en küçük balık boyu.

battal boy

a. 1. Çok büyük boy. 2. sf. Bu boyda olan.

1. Çok büyük boy kâğıtların bir kez katlanarak iki yaprak oluşturması. 2. Bu boyda sayfaları olan kitap. (Boy: 45 cm.den uzun; simge: Gr. 2°. )

bi boy

Eşit boyda, bir boyda.

bir boy

sf. 1. Aynı boy. 2. Bir insan boyu uzunluğunda olan. 3. zf. hlk. Bir kez.

(biriyle) boy ölçüşmek

yarışmak: “Hani yüksek dağlarla boy ölçüşen dalgalar? / Kartalı gökten alıp yola düşen dalgalar” -F. N. Çamlıbel.

boy

(I) a. 1. Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık: “Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi.” -Ö. Seyfettin. 2. Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, en, genişlik karşıtı: Kitabın u. Tablonun u. 3. Uzunluk: Yılan...

boy abdesti

a. din b. İslam dininin gerekli gördüğü durumlarda ve belirlenen biçimde yıkanıp abdest alma, gusül.