oluk
a. 1. Bir şeyin akmasına yarayan üst yanı açık boru: Değirmen oluğu. 2. Yağmur sularını damların kenarlarına toplayıp akıtan yatay konumlu, genellikle çinko boru: Oluklardan kol gibi buzlar sarkıyordu. -T. Buğra. 3. Bir şeyin üzerinde oyulmuş yol.
oluk Fr. Aqueduc
oluk Fr. Canal
oluk Fr. Gouttière
oluk Fr. Conduit
oluk Fr. Méat
oluk
olgun, olgunlaşmış : Üzümler daha oluk değil.
oluk
1. Musluk. 2. Çeşme, pınar.
oluk
1. Suyun daralarak aktığı yer. 2. Irmak. 3. Çay ve dereden küçük akarsu.
oluk
1. Hayvanların yem yedikleri, su içtikleri taş ya da ağaçtan oyulmuş yalak. 2. İçinde üzüm ezilen çam ağacından oyulmuş tekne. 3. Sepicilerin içinde derileri yıkadıkları ağaç tekne.
oluk
Ahır.
oluk
Kömürü vagondan kayığa yüklemek için kullanılan iskele.
oluk
Uylukkemiği.
oluk
1. Çeşme. 2. Değirmenin su deposu. 3. Hayvanların yem yedikleri yer, yemlik.
oluk
Tenha
oluk İng. (input-output) channel
Bilgisayarla dış ortam arasındaki veri iletişimini sağlayan ve çevre birimleriyle ilişkili iletişim sorunlarının denetimini üstlenerek ana işlem biriminin bu yükten kurtulmasını sağlayan bilgisayar donanım bölümü. Giriş-çıkış oluğu.
oluk İng. gutter
Yağış sularının aktığı yatay konumlu kanal.
oluk İng. groove, furrow, cleft
Ay yüzeyinde görülen uzun yarıklardan her biri.
oluk İng. chute
oluk İng. corrugation
Metal saç, levha ve şeritlerde, birbirine koşut olarak uzanan dalgalanmalardan her biri.
oluk İng. 1. channel, 2. television channel
Sinema/TV. 1. Elektriksel imlerin aktarılmasında kullanılan, tek ya da iki yönde olabilen tek yol (alıcı oluğu, ses oluğu, seslendirme oluğu, yinelenim oluğu, vb.). TV. 2. Bir televizyon yayınında resim yayını ile buna bağlı ses yayınının kapsadığı yinelenim kuşağı; televizyon kuşaklarının ayrıldığı bölümlerden her biri.
oluk
bk. alıcı oluğu
oluk
bk. ses oluğu
oluk
bk. seslendirme oluğu
I) 1. Yağmur sularını dam ya da çatıdan yere aktaran boru. (*Aksaray -Niğde) 2. Çeşmelerde suyun yalağa aktığı kısım. (Akpınar -Amasya)II) 1. Koyun, keçi yemliği. (Özgüney *Yalvaç -Isparta; Çömlekçi *Bor -Niğde) 2. Tavuk folluğu. (Kandilli *Bozüyük -Bilecik)III) Üzüm ezme teknesi. (Özgüney. *Yalvaç -Isparta)Oluk Köken: T.
Cinsiyet: Erkek 1. Olgun, olgunlaşmış. 2. Irmak. 3. Çay ve dereden küçük akarsu.
oluk ile benzer kelimeler
oluk olukzf. Pek çok: Haziran gecesinin sıcağı bir yandan, ateş bir yandan, yüzlerinde ter akıyordu. -Y. Kemal. |
altın olukVerimli iş, sanat. 1. İşlemeli kadın pantolonu. 2. Çizgili dokuma. |
atmık olukFr. Spermiducte |
çokdüzeyli olukİng. multiplexer channelBirden çok sayıda giriş-çıkış birimine, bunların göreli olarak alçak hızlarına uygun biçimde, birlikte hizmet veren, bu niteliğiyle özellikle alçak hızlı giriş-çıkış birimlerinin ana işlem birimine bağlanmasında kullanılan oluk. ... |
çöv-oluk-dilcikçilFr. Petro-salpingo-staphylin |
dar olukFr. Ostial ale |
doğru olukFr. canal directTV. Zayıflatılmış üst yan kuşağını kullanan oluk. Ters oluğun karşıtı. |
elektronik oluk seçmeİng. electronic programme (ABD: program) selectingTV. Her biri bir oluğa ayarlanabilen düğmeler ve bunlara bağlı elektronik devreler yardımıyla gerçekleştirilen oluk seçimi. Mekanik oluk seçiminin karşıtı. |
"oluk" karakter analizi
- oluk, 4 karakter ile yazılır.
- o harfi ile başlar, k harfi ile biter.
Karakter dağılımı
- 'o', 'l', 'u', 'k', şeklindedir.
- oluk kelimesinin tersten yazılışı ' kulo' diziliminde gösterilir.
(k,l,o,u) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler
oluk sayısıİng. channel indication (number)TV. Her kuşaktaki olukları ayrı ayrı belirten, oluk seçiciye yazı |
cezaevi okuluİng. prison schoolBir cezaevinin içinde örgütlenen ve o cezaevinde bulunan hükümlülerin eğitimiyle görevl |
yük-kutle oranıİng. charge-mass ratioYüklü bir parçacığın ya da bir üşerin, elektriksel yükünün kütlesine oranı. |
yolu azmakbk. yol azmak. |
uzak olanİng. distal(karşılık: distal), (Lat. distare=uzak durmak) Bir organizmanın, orta eksenine ya da bir parça |
oluk - Scrabble puan değerleri
Harf | Puan |
---|---|
o | 2 |
l | 1 |
u | 2 |
k | 1 |
Toplam puan değeri | 6 |