menfaat gütmek

menfaat

a. Çıkar: “Gelip gidenlerden çok oluyor.” -H. E. Adıvar.

çıkar.

menfaat düşkünü

sf. Çıkarcı: “Şu milletini üstün görmeyen, şu , şu bozguncu, millî şuura erememiş insanlardır.” -O. S. Orhon.

amaç gütmek

bir amacı gerçekleştirmeye çalışmak: “Dernekler, 13'üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi siyasi amaç güdemezler.” -Anayasa.

davar gütmek

1) sürüyü otlatmak, korumak ve gerektiğinde süt sağmak: “Davar güden, tarlaya bakan, odun kesmeye giden hep benim.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) argo işe yaramayan, aptal veya acemi insanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak.

davasını gütmek

sürekli olarak bir konuyu savunmak veya gündemde tutmak: “Bütün edebiyatım, Tanin gazetesinin cumartesi sayılarında garpçılık le geçiyor.” -F. R. Atay.

gütmek

(-i) 1. Hayvan veya hayvan sürüsünü önüne katıp otlatarak sürmek. 2. (nsz) mec. Bir düşünceyi veya bir ilkeyi gerçekleştirmeye çalışmak: Amaç . 3. mec. Bir kimseyi, bir topluluğu kendi düşünce ve amacı doğrultusunda yönetmek, sevk ve idare et...

hedef gütmek

asıl amaç olarak belirlemek: “Metin yayını ve çeviri: İnsancı davranış bu çalışmayı hedef güder.” -A. Erhat.

kan gütmek

kan dökerek öç almak istemek.