açık deniz a. 1. Denizin, kara sularının dışında kalan bölümü. 2. Denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, engin:
açık dikdörtgen İng. open rectangle Düzlemde açık kutu.
açık gönderim İng. open mapping X, Y ilingesel uzayları verildiğinde, X içindeki her bir açık kümenin f altındaki görünt
açık öndelik İng. open credit, blank credit Borçlanma sınırlandırılmadan yalnızca imza alınarak verilen öndelik.
adres çözünümü İng. address resolution
ağaç delen Ağaçkakan kuşu. bk. ağaç delegen.
ahreç don İng. bay roan Atlarda bedeni örten kılların kırmızı ve beyaz karışımı kıllardan oluşması; fakat yele, kuyr
aklından geçmek düşünmek.
aldangeç Avutacak, kandıracak, gönül alacak şey, söz İlkbaharda kırlarda yetişen ve patatesin küçüğüne ben
alıcı denetçisi İng. camera control operator, vision control operator, video engineer, rack operator, vision control engineer, visi