birleşme

birleşme

a. Birleşmek işi: “Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.” -M. Kaplan.

birleşme İng. unification Alm. vereinigung Fr. réunification
birleşme İng. conjugation

Bir hücreli organizmaların ya da gametlerinin geçici olarak ya da devamlı olarak bir araya gelmesi. Konjugasyon.

birleşme İng. conjunction
birleşme İng. merger, amalgamation, absorbation, fusion, consolidation

İki firma ya da şirketin, hukuki varlıklarını sona erdirerek, yeni yasal unvan altında bir araya gelmeleri sonucu, her türlü varlık ve yükümlülüklerin yeni oluşturulan firmaya devredilmesi ya da bu iki firmadan birinin diğerine katılması.

birleşme İng. association

1. Atom, molekül ya da kimi özdeklerini görece güçsüz kimyasal bağlar ile geçici olarak daha karmaşık atom, molekül ya da özdekler oluşturması. 2. Belirli işlevlerin arasında bağlantı kurulması.

birleşme İng. amalgamation

Yeni ve daha etkin bir yerel yönetim birimi oluşturmak için, bir kentin bir başka kenti ya da kasabayı içine alması ya da iki ve daha çok sayıdaki kentin bir araya gelmesi.

birleşme İng. combination

İki ya da daha çok atom veya molekülün bir kimyasal tepkime ile yeni bir madde oluşturması.

birleşme İng. fusion, merging, amalgamation

İki ya da daha çok ortaklığın bir araya gelmesi, birleşerek bir ortaklık kurmaları.

birleşme Osm. iktiran

(astronomi)

birleşme Osm. ittihat

(kimya)

birleşme, kavuşma Fr. conjugaison

(zooloji)

birleşme Osm. kombinezon, kombinasyon

kimya: İki ya da daha çok öğenin bir bileşik vermek üzere birbiriyle kimyasal tepkimeye girmesi.

birleşme İng. conjugation

(anlamdaş. kavuşma, karşılık konjugasyon), (Lat. cum = beraber, Lat. jugere=boyunduruk takmak):Birgözeli organizmaların ya da gametlerin geçici ya da devamlı olarak bir araya gelmesi.

---

birleşme ile benzer kelimeler

aralıklı birleşme yeri İng. gap junction İki komşu hücrelerin plazma zarlarının çok dar bir aralıkla ayrıldığı küçük bölgeler. Bu bölgeler içinde yer yer proteinler bulunur ve karşılıklı gelen bu proteinlerin içinde oluşan geçit iki hücrenin sitoplazmasını bağlayan bir kanal oluş...

birleşme borusu İng. collector Yapının çeşitli bölümlerine giden ya da gelen boruları birleştiren, büyük çaplı boru parçası.

birleşme değeri a. kim. Basit bir cismin bir atomu ile birleşebilecek olan hidrojen atomlarının en yüksek miktarı. Osm. kıymet-i ittihadiye (kimya) İng. valence, valency kimya: Öğeciği...

birleşme özeliği İng. associative property ( )

birleşme özelliği İng. associative property İng. associative law Kimi ikili işlemlerin sağladığı (xoy) oz=xo (yoz) özelliği. bk. ortaklaştırıcı eklem.

birleşme simgesi İng. union sign Kümelerin birleşimi için kullanılan U simgesi.

birleşme tüpü İng. conjugation tube Çiftleşme yapabilen bakteriler arasında meydana gelebilen tüp ya da köprü şeklindeki yapı. Konjugasyon tüpü.

birleşme yasası İng. associative law

---