bir daha

bir daha

zf. 1. İkinci kez: “Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, bir daha çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaçlar gibidirler.” -N. Hikmet. 2. Yeniden, tekrar: “Bu üç gün boyunca onu kaybetmekten öyle korkmuştu ki bir daha bu eve kız mız sokmamaya karar vermişti.” -E. Şafak. 3. Asla: “Bu cevabı alan Şems bir nara atarak kendinden geçmiş ve bir daha Mevlâna'nın peşinden ayrılmaz olmuştu.” -A. H. Çelebi.

---

bir daha ile benzer kelimeler

daha daha zf. Başka başka.

eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez “aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol açan şeylerden kendisini korur” anlamında kullanılan bir söz.

bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz “bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir” anlamında kullanılan bir söz.

bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır “herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

al sana bir ... daha yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için “işte” anlamında kullanılan bir söz: “Al sana bir hayal kırıklığı daha!” -A. Erhat.

bir daha mı hiçbir zaman: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!

bir yaşına daha girmek şimdiye değin görmediği şaşılacak yeni bir şeyle karşılaşmak: “Ah anacığım bir yaşıma daha girdim, dünyada her şey aklıma gelirdi de tefle ayı oynatmak gelmezdi.” -O. C. Kaygılı.

daha bir sf. Değişik, farklı.

---