bir an evvel

bir ayak evvel

zf. Bir an önce: “Yanımızdan kaçmak için içinden yanıyordu.” -H. E. Adıvar.

bir gün evvel

zf. Bir an önce, olabildiği kadar çabuk.

bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz

“bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir” anlamında kullanılan bir söz.

bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır

“herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

evvel

zf. 1. Önce: “Emeklilik maaşına ne oldu? Üç aylığını, on, on beş gün almadın mı?” -N. F. Kısakürek. 2. sf. İlk, önceki, geçmiş.

bk. evel

evvel ahir

zf. Önünde sonunda.

evvel bahar

a. esk. İlkbahar: “Yollar gibiydi, aldanıp oyalandık.” -R. H. Karay.

evvel zaman içinde, kalbur saman içinde

“çok zaman önce” anlamında bir tekerleme.