ardışık uyarlama

ardışık uyarlama Fr. Rimes suivies, accouplées ou plates

Birinci dizeyi ikincisi ile ve üçüncüyü dördüncüsü ile (ve sonuna kadar böylece) uyaklı kılma şeklindeki uyak düzeni.


ardışık uyarlama ile benzer kelimeler

çapraz uyarlama

Fr. Rimes croisées

Birinci dizeyi üçüncü ve ikinci dizeyi dördüncü ile (ve sonuna kadar hep böylece) uyaklı kılma şeklindeki uyak düzeni.

kucaklı uyarlama

Fr. Rimes embrassées

Birinci dizeyi dördüncüsü ile, ve ikinciyi üçüncüsü ile (ve sonuna kadar böylece) uyaklı kılma şeklindeki uyak düzeni.

tekrarlı uyarlama

Fr. Rimes redoublées

Bir dizenin içinde birbiriyle uyaklı olan iki kelimenin kullanılması.

uyarlama

a. 1. Uyarlamak işi, adaptasyon. 2. ed. Bir eseri çevrildiği dilin, konuşulduğu toplumun yaşayışına, inançlarına uydurma. 3. tek. Birbirine uydurma. 4. sf. Uyarlanmış, adapte edilmiş.


Fr. Accommodation

uyarlama eğitimi

İng. adaptation training

Görevlilerin işlerine alıştırılmaları ve bağlanmaları, iş sorumluluğunu benimsemeleri, görev sırasında karşılaşacakları sorunları kolaylıkla çözebilmeleri için gerekli bilgi, beceri ve anlayışların kazandırılması amacıyla yapılan bi...

uyarlama hakkı

İng. adaptation right

Herhangi bir yapıtı sahneye uyarlayabilmek için izinle elde edilen hak.


İng. film rights

Sinema Herhangi bir metnin sinemaya uyarlanmasını sağlayan hak.


açık ardışık taslak

İng. open sequential scheme

(örnek.) Örneklem büyüklüğü için bir sınır koymayan ardışık örnekleme taslağı.

ardışık

sf. Birbiri ardından gelen, mütevali.


İng. consecutive
Osm. mütevali, müteakip

(matematik)


"ardışık uyarlama" karakter analizi

  • ardışık uyarlama, 16 karakter ile yazılır.
  • a harfi ile başlar, a harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'a', 'r', 'd', 'ı', 'ş', 'ı', 'k', ' ', 'u', 'y', 'a', 'r', 'l', 'a', 'm', 'a', şeklindedir.
  • ardışık uyarlama kelimesinin tersten yazılışı ' amalrayu kışıdra' diziliminde gösterilir.

(a,d,k,l,m,r,u,y,ı,ş) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

uydulaştırmak

(-i) Uydu durumuna getirmek.

duyarsızlaşmak

(nsz) Duyarlı olma yeteneği kalmamak: “Elleri ateşe, çırpınmaya karşı duyarsızlaştı.” -L. Tekin.

duyarlılaşmak

(nsz) Duyarlı duruma gelmek: “Mektuplar, yitirme acısıyla duyarlılaşmış sezgime bir kapı açıyordu.” -E. Atasü.

aşırı doymuşluk
İng. supersaturation

Doymuşluk durumunun gerektirdiğinden çok çözüneni, çözünük olarak taşıyan bir çözelti