adak adamak

adak adak

Azar azar.

adamak

(-i, -e) 1. Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek. 2. mec. Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek üzere söz vermek. 3. mec. Bir şeyle yoğun olarak ilgilenmek. 4. mec. Ayırmak, tah...

adamak kolay, ödemek zordur

“söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur” anlamında kullanılan bir söz.

(birine, bir şeye) kendini adamak

kendini vermek: “Kendini bir ülkeye adayacak her kişi, bir kere bu yoldan geçmeli.” -N. Meriç.

adak

a. Adanılan şey, nezir: “Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz.” -H. R. Gürpınar.

1. Yağlı çörek. 2. El büyüklüğünde küçük ekmek. 3. Küçük çocuklara, çokça perşemb...

adak etmek

1. Adamak, vadetmek. 2. Adağı yerine getirmek. 3. Hayır yaparak öksüz ve yoksulları doyurmak.

adak yapmak

Doğaüstü güç, nesne ya da varlıklara dilekte bulunan birey ya da toplulukların, isteklerinin gerçekleşmesi durumunda, yerine getirmeye söz verdikleri adamak eylemi, bk. adak.

sanak-adak-uylukçul