(birinin) kemiklerini kırmak

(birinin) kemiklerini kırmak

birini çok dövmek, aşırı dayak atmak: Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım. -H. E. Adıvar.

(birinin) kemiklerini kırmak ile benzer kelimeler

yürekliliğini gidermek, korkutmak: Zekânız size yardım etmez, bilakis cesaretinizi kırar. -R. H. Karay.

üzmek, gücendirmek.

aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.

kırıtmak, salınmak.

birini bir şeyi yapamaz duruma getirmek.

hlk. çekip gitmek: Daha bir ay tutunamazlar, boyunlarını kırarlar deniliyordu. -Ö. Seyfettin.

saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek: Hürrem Hakkı, Ferhunde'nin önünde boyun kırdı. -M. Yesari.

birini güç durumda bırakarak büyüklenmesini veya direnişini yok etmek.

'(', 'b', 'i', 'r', 'i', 'n', 'i', 'n', ')', ' ', 'k', 'e', 'm', 'i', 'k', 'l', 'e', 'r', 'i', 'n', 'i', ' ', 'k', 'ı', 'r', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
(birinin) kemiklerini kırmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamrık inirelkimek )ninirib(' diziliminde gösterilir.

sarınabilmek (-e) Sarınma imkânı veya olasılığı bulunmak.
sıralanabilmek (nsz) Sıralanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yargılanabilmek (nsz) Yargılanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yardımcı benlik İng. auxilary ego Benliği geliştirmek ya da gereksinmelerini karşılamakta yardımı sağlamak için başka bir
uyandırabilmek (-i) Uyandırma imkânı veya olasılığı bulunmak: Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi.