(birini) deniz tutmak

(birini) deniz tutmak

deniz taşıtlarında sallantıdan etkilenmek: Biz tayfaları da deniz tuttu ama geminin doktoru bir defacık olsun, görünmedi. -S. F. Abasıyanık.

(birini) deniz tutmak ile benzer kelimeler

1) oturtmak gerekirken oturtmamak; 2) oyalamak.

bir inanışa göre cinlerin etkisiyle delirmek.

birine karşı küçümseyici, incitici davranışlarda bulunmak.

birine iyi ve sevecenlikle davranmak.

zorlamak, yükümlü saymak, mecbur etmek: Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. -Atatürk.

güvenmek, beğenmek: Bu genç çocukla bu üstü başı oldukça eski ihtiyar adamı gözü tutmamıştı. -N. Hikmet.

kurşuna hedef olmak, kurşun değecek gibi olmak: Çatın arkadaşlar da atları çatın / Kurşun bizi tutuyor sipere yatın -Halk türküsü.

çok sayıda ve sürekli kurşun atmak.

'(', 'b', 'i', 'r', 'i', 'n', 'i', ')', ' ', 'd', 'e', 'n', 'i', 'z', ' ', 't', 'u', 't', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
(birini) deniz tutmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamtut zined )inirib(' diziliminde gösterilir.