(birine) mum tutturmak

(birine) mum tutturmak

aşırı disiplin altına almak.


(birine) mum tutturmak ile benzer kelimeler

ağıt yakmak (veya düzmek veya tutturmak)

ölen bir kimsenin iyiliklerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felaketlerin acılı etkilerini söz veya ezgi ile dile getirmek: “Çadırı önünde, kanlı gömleği ortaya alıp ağıt yaktılar sabaha kadar.” -Y. Kemal.

bir yol tutturmak

bir davranış, bir tutum biçimi belirlemek: “Herkes bir yol tutturmuş kendince / Bir düzen kurmuş iyi kötü” -B. Necatigil.

dırıbık tutturmak

Her birini bir tarafa dağıtmak: Ahmet sığırları dırıbık tutturdu.

gazel tutturmak

yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek: “Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu.” -H. Taner.

puan tutturmak

1) gereken sayıda puan kazanmak; 2) sınavlarda istenen yere girebilmek için gerekli puanı elde etmek.

şarkı tutturmak

bir şarkının sözlerini veya sadece bestesini seslendirmek: “Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu.” -P. Safa.

tutturmak

(-i, -e) 1. Tutmasını sağlamak. 2. (nsz) Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak: “Urumeli Hisarı'na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum” -O. V. Kanık. 3. (nsz) Aklına koyup direnmek, ısrar etmek: “Sakal diye tutturmuş, başk...

türkü tutturmak

türkü söylemek: “Dikişine başlarken güzel bir türkü tutturmuştu.” -R. Enis.


"(birine) mum tutturmak" karakter analizi

  • (birine) mum tutturmak, 22 karakter ile yazılır.
  • ( harfi ile başlar, k harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • '(', 'b', 'i', 'r', 'i', 'n', 'e', ')', ' ', 'm', 'u', 'm', ' ', 't', 'u', 't', 't', 'u', 'r', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
  • (birine) mum tutturmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamruttut mum )enirib(' diziliminde gösterilir.

(a,b,e,i,k,m,n,r,t,u) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

unutturabilmek

(-i, -e) Unutturma imkânı veya olasılığı bulunmak.

submetasentrik
İng. submetacentric

Sentromerleri kromatid boyutunun orta noktasıyla uçlar arasında bir yerde olan kromozo

manyetik tambur

a. bl. Yüzeyinde manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan dik bir dairesel

kurban gitmek

suçsuz yere ölmek, zarara uğramak: “Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir.” -F. F. Tülbentçi.

konuşturabilmek

(-i, -le) Konuşturma imkânı veya olasılığı bulunmak.