(bir şeyden) mahrum olmak

(bir şeyden) bir şey anlamamak

1) yiyeceğin tadına varamamak; 2) içeriğini tam olarak çözememek.

(bir yerden, bir şeyden) elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)

1) uğramaz olmak; 2) uğraşmamak, ilgilenmemek: “Ben artık öyle şeylerden elimi ayağımı çektim.” -O. C. Kaygılı. 3) o şeyle ilgisini kesmek: “Odasına kapandı, aylarca dünyadan elini eteğini çekti.” -R. H. Karay.

mahrum

sf. Yoksun: “Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan du.” -S. Ayverdi.

yoksun.

mahrum etmek

yoksun bırakmak: “Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan için her şeyi yaptılar.” -N. F. Kısakürek.

bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz

“bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir” anlamında kullanılan bir söz.

bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır

“herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

bir şeyden) ağzı yanmak

büyük zarar görmek: “Ağzım yanmıştı bir kez şişman kadından, biz etine buduna aldanmıştık.” -M. İzgü.

(bir şeyden) baş almak

fırsat bulmak: “Ara sıra işten baş aldıkça Semiha'yı özlüyordum.” -R. N. Güntekin.