yürütme

yürütme

a. 1. Yürütmek işi: “Bizi itiştire kakıştıra ve etrafımızda kavga dansları yaparak yürütmeye başladılar.” -N. Hikmet. 2. Uygulama işi, icra: “Sefir de birbirine karşı çalışan iki efendiye birden hizmet etmek gibi iki yüzlü politika yürütmeyi mizacına uygun buldu.” -N. F. Kısakürek. 3. Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi.

yürütme

Sofa.

yürütme İng. execution

Bir izlenceyi oluşturan komutların bilgisayar donanımınca uygulanması, izlencenin işletilmesi.

yürütme İng. Enfoncement

Yargıcılar kurulunun karşılaşma alanındaki yaptırma yetkisini uygulaması.

---

yürütme ile benzer kelimeler

akıl yürütme bk. usavurma.

kayık yürütme Türk cambazının becerilerinden biri : ip üzerinde ve bu kayıkla yapılan tehlikeli numaraların tümü.

tümevarımsal akıl yürütme İng. inductive reasoning

yürütme çalışması İng. executive action Bir işletmede yapılan yürütme işlemleri.

yürütme gecikmesi İng. implementation lag, action lag İç gecikmenin üçüncü aşaması olup iktisat politikası yapıcılarının yeni bir politika uygulamaya karar vermelerinden politika araçlarını değiştirmelerine kadar geçen süre. krş. algılama gecikmesi, yasama gecikmesi, veri ge...

yürütme gücü a. huk. Kanunları uygulama yetkisi, icra kuvveti.

yürütme kurulu a. Bir kuruluşta kanun, tüzük, yönetmelik ve alınan kararları uygulamakla görevli kurul.

yürütme öncesi arabellek süresi İng. preplay buffering time

---