yolculuk

yolculuk, -ğu

a. 1. Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer: “Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk.” -F. N. Çamlıbel. 2. Bu gidiş gelişte geçen süre. 3. Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme: “Yolculukla ilgili işlemleri tamamlarken, koltuğuna oturtmuştuk onu.” -N. Cumalı.

yolculuk İng. trip

Belli bir başlangıç noktasından varış yerine değin tek bir taşıtla gidilmesini içeren insan devinimi.

---

yolculuk ile benzer kelimeler

demir yolculuk , -ğu a. Demir yolcunun yaptığı iş.

mavi yolculuk , -ğu a. Güneybatı kıyılarımızda denizden koy koy dolaşılarak yapılan gezi: “Keşke arkeoloji de okusaydım, larımızda keşfe çıktığımız bu canım Anadolu'yu anlamak için...” -A. Erhat.

orta yolculuk , -ğu a. Orta yolcu olma durumu.

son yolculuk , -ğu a. Ölüm: “Bu resimler son yolculuğuna uğurlanmakta olan Aylin'in fotoğraflarından sadece birkaçıydı.” -A. Kulin.

yolculuk dağıtımı İng. trip distribution Belli bir başlangıç bölgesinden kaynaklanan her yolculuğun, harita üzerinde, her olası bitiş bölgesine varışını belirleyen araştırma yöntemi.

yolculuk etmek bir yerden başka bir yere gitmek.

yolculuk yaratımı İng. trip generation Kent içinde yeni yapılan yapılarda, yeni kurulan işyerlerinde görülen kentsel etkinliklerin taşıt dolaşımını ve durma yeri gereksinmesini artırması olgusu.

---