yer altı

yer altı

a. Yerin yüzeyi altındaki bölümü: Burası soğuk, ıslak bir yer altı odası... -M. Ş. Esendal.

yeraltı

sf. (ye'raltı) 1. Gizli ve zararlı, yasa dışı: Yeraltı faaliyet. 2. Alışılmışın dışında olan, aykırı.

yer altı İng. Underground
yer altı Osm. taht-ez-zemin

(toprak altı) (coğrafya)

yer altı Osm. taht-ez-zemin

(toprak altı) (jeoloji)

Yeraltı

Samsun ili, Boğazkaya bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

yer altı ile benzer kelimeler

Osm. taht-ı mümas

(matematik)

a. Yerin yüzeyi altında kurulan dükkânlardan oluşan alışveriş merkezi.

ç. a. Petrol, gaz, kömür gibi toprak altında bulunan kıymetli ham ürünler.

a. İşlek yollarda yayalar için yolun altına yapılan merdiven: Kadınlar ni inip karşı taraftan çıktılar. -H. Taner.

ç. a. Geçirimli kayaç ve katmanlardan sızarak yer çekiminin de etkisiyle yer altına inen ve orada akarak veya birikerek yeni bir düzen kuran sular.

İng. ground water

Yer altı tabakalarından elde edilmiş ve yüzey sularıyla direk etkileşim içinde olmayan su.

İng. Subterranean trefoil

Östrojenik etkili bir bitki.

a. Metro.

yük-kutle oranı İng. charge-mass ratio Yüklü bir parçacığın ya da bir üşerin, elektriksel yükünün kütlesine oranı.
yazın türleri Osm. edebî neviler Yazınsal yapıtların konularına, biçimlerine, anlatış özelliklerine vb. göre türleri (ro
yatıştırabilmek (-i) Yatıştırma imkânı veya olasılığı bulunmak.
yatıştırabilme a. Yatıştırabilmek işi.
ileriye atlayış İng. flash forward Sinema Sinema anlatımında, şimdiki zamandan gelecek zamana geçiş; gelecek zamanı