uyku

uyku

a. 1. Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu: “Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz.” -İ. Özel. 2. mec. Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık. 3. mec. Doğada görülen sükûnet durumu: Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı. 4. mec. Gerçeği görememe, aymazlık.

uyku Fr. Sommeil
uyku

bk. uyhu

uyku İng. dormancy

Metabolizmanın çok yavaşlatıldığı sakinlik ya da istirahat durumu.

uyku İng. sleep

Dış uyaranlara karşı bilincin uyuştuğu, tepki gücünün zayıfladığı ve etkinliklerin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu.

---

uyku ile benzer kelimeler

Afrika uyku hastalığı İng. African sleeping sickness)  Afrika tripanosomiyazisi.

ağır uyku a. Derin uyku.

deliksiz uyku a. Derin uyku: “Soğuk bir duş, sonra da deliksiz bir uyku!” -A. İlhan.

derin uyku a. Uyanılması güç uyku, ağır uyku, deliksiz uyku, taş uykusu: “İnsanlar larından sıcak yüzlerine yağan, kirpiklerine konan karla uyandılar.” -L. Tekin.

ebedî uyku a. Ölüm.

Gambiya uyku hastalığı İng. Gambian sleeping sickness Orta ve Batı Afrika’da insanlara Glossina palpalis, G. tachinoides ve G. fuscipes türü çeçe sinekleriyle bulaşan, Trypanosoma brucei gambiense adlı protozoonun neden olduğu, genellikle kronik seyirli hasta...

gözü uyku tutmamak uyuyamamak: “O gece Aşağı Sazan'ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır.” -R. N. Güntekin.

gözünden (veya gözlerinden) uyku akmak çok uykulu olmak: “Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu.” -R. N. Güntekin.

---