ucuz

ucuz

sf. 1. Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı, pahalı karşıtı: “Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik.” -Y. K. Beyatlı. 2. mec. Az emekle elde edilen: “Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz teşekkür toplamaktan kurtulduk.” -B. Felek. 3. mec. Adi, bozuk: “Bu gerçeği dile getirenleri felaket habercisi diye nitelemek ancak ve sadece ucuz politikacı ağzına yakışır.” -A. Boysan.

ucuz İng. cheap

Benzerlerine ve aynı özellikte bulunanlara göre birim değeri düşük olan.

---

ucuz ile benzer kelimeler

bedavadan ucuz sf. Çok ucuz.

en ucuz yol İng. by the cheapest route Yapılacak bir işte en ekonomik olarak beliren düzenleme biçimi.

sudan ucuz sf. Çok ucuz, bedava.

ucuz alan, pahalı alır “ucuz olan mal çabuk eskir, pahalıya alınmış gibi olur” anlamında kullanılan bir söz.

ucuz atlatmak (veya kurtulmak) zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak: “Bizim tekrar tekrar dinlemeyi sevdiğimiz bu fıkrayı anlatırken o hâlâ bu işten ucuz kurtulmuş olmasının heyecanını duyardı.” -A. Ş. Hisar.

ucuz dutmak Aşağı görmek, değere vermemek.

ucuz eder İng. fair price Düşüncel belirli ölçülere uygun düşük eder.

ucuz emek cenneti bk. ucuz emek ülkeleri

---