tay

tay

(I) a. hay. b. Üç yaşına kadar olan at yavrusu.

tay Far. t¥y

(II) sf. hlk. 1. Denk, eşit, eş. 2. a. Hayvanın bir yanındaki yük.

tay

Eşit, denk, yaşıt.

tay

1.Hayvanın bir yanındaki yük : Mersin'den bir tay kahve, üç tay da şeker getirttim. 2.bk. taya (I). 3.Tütün dengi. 4.Denk, çuval: Bir tay pirinç aldım. 5.Bir küfe ağırlığında : Bağımızdan bir tay ak üzüm çıktı.

tay

1.Çift olan şeyin teki : Bizim öküzün tayı hastalandı. 2.Bir tek : Bir tay oğlum var.

tay

Kesilmiş tahtalık ağaç.

tay

1.Babasız çocuk. 2.Üvey çocuk.

tay

Yan, taraf: Siz o tayda mı oturuyorsunuz bu tayda mı?

tay

Toy.

tay

Ot ya da ekin yığını

tay

Eş, denk, yaşıt.

tay

< ET tay: At veya eşek yükü; ağırlık (Erzincan Merkez)

tay

Çuval

tay

< ET tay: 1-3 yaş arasındaki at yavrusu; eş; yoldaş; akran

tay

< Far. tây: Denk, deste, bağ

tay

Tay, atın yavrusu

tay

1. Eş, benzer, akran. 2. Taraf

tay Fr. poulain

(tarım)

tay İng. foal

Bir yaşından küçük her iki cinsiyetteki genç atlara verilen ad.

tay

Hayvan semerinin herbir yanına çekilen yük. (Kaşpınar *Ağın -Elâzığ)

tay

Hayvan yükünün bir dengi; denk, eş, misil.

Tay Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Eşit, denk, yaşıt. 2. Tek, eşsiz. 3. Yan, taraf. 4. Toy. 5. Atın yavrusu. 6. Çift olan şeyin teki. 7. Çocuk.

Tay İng. Equuleus, Equ (Equulei), Colt

Bir takımyıldızın adı.

Tay Osm. Fers-i asgar

(astronomi)

---

tay ile benzer kelimeler

tay tay zf. “Emekleme döneminde, henüz yürüyemeyen çocuk ayakları üzerinde durmak” anlamındaki durmak deyiminde geçen bir söz.

tay tay arabası a. Küçük çocukları yürümeye alıştıran dört tekerlekli araç, yürüteç.

tay tay durmak Yeni yürümeye başlayan çocuk ayakta durmak

tay tay etmek Yeni yürümeye başlayan çocuk ayakta durmak.

al tay Bir at cinsi

havlayan tay hastalığı İng. barking foal syndrome Hiyalin zar hastalığı.

tay çuvalı Kısa, geniş çuval.

tay dalabı İng. foal heat Tay kızgınlığı.

---