somun

somun Rum.

(I) a. Yuvarlak ve şişkin ekmek: Çocuk işe başlamadan Şaban amca bir çanak yoğurtla bir yarım somunu getiriyordu. -H. E. Adıvar.

somun Fr. saumon

(II) a. tek. Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık.

somun

1.Fırın ekmeği. 2.İki okkalık buğday ekmeği.

somun

Civata somunu.

somun Fr. écrou

Takılan parçaları sıkıştırmak için, mil başlarına takılan parça.

somun

Vida yastığı. (Çarıksaray *Şarkikaraağaç, Ortayazı *Senirkent -Isparta; *Bozüyük -Bilecik; Üreğil *Çankaya -Ankara; *Aksaray -Niğde)

somun

Fırında pişmiş, mayalı, kabarık buğday ekmeği.

Somun Osm. Somun

somun ile benzer kelimeler

Fr. écrou ailette

Çiftekerlerde kullanılan bir somun türü. Bunların, yarışlık çiftekerlerinde kullanılması yasaktır.

Osm. Kontra somun

Fr. écrou à papillon

Çiftekerlerde kullanılan bir somun türü. Bunların, yarışlık çiftekerlerinde kullanılması yasaktır.

a. tek. Yanlarında kanat gibi çıkıntıları olan bir somun türü.

Fr. écrou oreille

Çiftekerlerde kullanılan bir somun türü. Yarışlık çiftekerlerinde kullanılması yasaktır.

İng. open end wrench, spanner wrench

Somunların sıkıştırılmasında kullanılan aygıt.

Fr. Ptérygome

Alm. Gleitmutter

İng. locknut, backnut

Özellikle uzun dişli bağlantıda kullanılan bir bağlantı parçası.

toplumsal engel İng. social barrier Bir toplumsal sınıfı ya da katmanı oluşturan bireylerin daha elverişli durumdaki sınıf
tendo uzatması İng. tendon lengthening Tendo üzerine Z biçiminde, oblik biçimde veya çıtlatmalar yapılarak tendonun boyun
sonsal usavurma İng. a posteriori reasoning Etkiden ya da sonuçtan başlayarak nedene giden usavurma yöntemi, Anlamdaş. tüm
Schizotrypanum Chagas hastalığı etkeni Trypanosoma cruziyi içerisine alan stercorarian tripanosoma alt cinsi.
puromisin İng. puromycin Oluşmakta olan polipeptit zincirine girerek polipeptit sentezini inhibe eden ve polipeptit