sarsıntı

sarsıntı

a. 1. Sarsılma işi, birden sallanma: “Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi.” -H. Taner. 2. Titreme, titreyiş: “Omuzlarının sarsıntısı gittikçe azaldı.” -Y. Atılgan. 3. Deprem. 4. Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri: İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı. 5. mec. Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik: “Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar.” -N. Cumalı. 6. ruh b. Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum, sadme, travma.

sarsıntı Fr. Commotion
sarsıntı Fr. ébranlement

(fizik)

sarsıntı Osm. recfe

(sarsı) (coğrafya)

sarsıntı İng. shock

Kişide kazalarla kimi ilâç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel ya da coşkusal nitelikteki, birdenbire gelişen karmaşık belirtiler.

---

sarsıntı ile benzer kelimeler

art sarsıntı İng. after-shock İlk yeğin depremin ardından gelen ve genel olarak yavaş yavaş yeğnileşen sarsıntı.

artçı sarsıntı a. Artçı deprem.

boyuna sarsıntı Fr. ébranlement longitudinal (fizik)

deprem sonrası sarsıntı İng. relay earthquake Bir depremin etkisiyle, sonradan başka bir yerde başgösteren deprem.

enine sarsıntı Fr. êbranlement transversal (fizik)

sarsıntı bilimi a. Cerrahinin yara ve bereleri tedavi eden bölümü, travmatoloji.

sarsıntı bilimsel sf. tıp Sarsıntı bilimi ile ilgili, travmatolojik.

sarsıntı bunaması İng. traumatic dementia Kafatası ve beyin üzerindeki şiddetli sarsıntılar sonucunda oluşan ruhsal çöküntü.

---