pas

pas

(I) a. 1. Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde: “Demirin tozu ve pası dev işçilerin kirpiklerine yağar, gözlerine dolardı.” -L. Tekin. 2. Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı veya kahverengi lekeler. 3. Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı. 4. tıp Bar (IV): Hastanın dilindeki pas.

pas Fr. passe

(II) a. 1. Bazı top oyunlarında oyunculardan birinin topu takım arkadaşına geçirmesi. 2. ünl. Bazı iskambil oyunlarında sırası kendisine gelen oyuncunun oyuna o elde katılmayacağını belirten bir söz.

pas Fr. Rouille
pas Fr. Saburre
pas İng. rust

Pasmantarıgillerin çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı veya kahverengi lekeler, bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı.

pas İng. rust

Hava,nem,su ya da sulu çözeltilerin etkisiyle demir ve alaşımlarının yüzeyinde oluşan, hidroksit ve karbonatları da içeren kırmızı-kahverenkli demir oksit.

pas İng. rust

Gaz ya da sıvı ortamlardaki demir yüzeylerinde oluşan, Fe2O3-H2O simgeli gevrek demir oksit.

pas

Küf.

PAS

bk. periyodik asit Schiff reaksiyonu

PAS İng. periodic acid Schiff

Periyodik asit Schiff reaksiyonu.

---

pas ile benzer kelimeler

ak pas İng. white rust Nemli havada kalan çinko levhaların yüzeyinde oluşan çinko oksit.

alkalili pas alma İng. alkaline derusting bk. alkalili passızlaştırma.

altın pas tutmaz “şerefli, temiz insana hiç kimse leke süremez” anlamında kullanılan bir söz.

bodur pas a. 1. bit. b. Arpa yapraklarına yerleşen ve seyrek olarak yurdumuzda da görülen ilkel mantar (Puccinia hordei). 2. Bu mantarın yol açtığı hastalık.

kızıl pas İng. red rust Demir ve çeliğin yükseltgenmesiyle oluşan xFe2O3. yH2O ya da Fe2O3. 2 Fe (OH)2 bileşimindeki pas.

kir pas a. Kir.

pas açmak bir şeyin pasını giderip parlatmak.

pas almak sp. bazı top oyunlarında bir oyuncu takım arkadaşından gelen topu kullanmak: “Biçimli yerlerde durup paslar alır, ofsayt durumlarında beleş goller çıkarırdı.” -H. Taner.

---