oya

oya

a. Genellikle ipek ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel: “Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu.” -R. H. Karay.

oya Fr. Lacis
oya

1. Elinden iş çıkmayan adam. 2. Emeğe değmeyen iş.

oya

Sürüden ayrıldıktan sonra orada burada otlayıp arkadan gelen davar, sığır.

oya

Küçük mendil.

oya

Sürüye uymayan davar.

oya

Dalgacı, tembel.

oya

Ceketlerin ön kısılmarının sarkmalarını önlemek amacıyla kumaş ile astar arasına konan ikinci bir astar. (-Uşak; *Aksaray -Niğde)

oyâ

O yana, o yöne.

Oya Köken: T.

Cinsiyet: Kız 1. Genellikle ipek ibrişim kullanılarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel. 2. İnce, güzel, nazik.

Oya

Siirt ili, Cevizlik bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

oya ile benzer kelimeler

gül oya İğne oyasında bir motif.

mazı oya Yemeni kıyısına yapılan iğne oyası.

oya ağacı a. bit. b. Doğal olarak Çin ve Japonya'da yetişen, en çok 6-7 metre boyunda, gövde kabuğu kavlar hâlinde dökülen, çiçekleri kırmızı, beyaz veya lavanta renginde, dekoratif amaçlı olarak yetiştirilen bir ağaç, Hint leylağı (Lagerstromeia indica).

oya çiçeği a. bit. b. Koyu menekşe veya pembe renkte çiçekler açan süs bitkisi (Lagerstroemia indica).

oya gibi ince, güzel, zarif: “Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar idiler.” -S. F. Abasıyanık.

oya koymak (veya sunmak) bir konuda sonucu belirlemek için oy verilmesini istemek, sağlamak.

---