ortam yaratmak

ortam yaratmak

imkân sağlamak: Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. -Anayasa.

ortam yaratmak ile benzer kelimeler

beklentileri karşılayamamaktan dolayı burukluğa yol açmak: Karşısındaki kadında düş kırıklığı yarattığının farkında. -A. Kulin.

İng. to gag

Sahnede, doğaçlamaya giderek seyirciyi güldürmek ya da hazırcevap olmak.

gergin duruma getirmek.

İng. to gag

Hazırcevap olmak; sahnede tulûat yaparak seyirciyi güldürmek.

bir düşünceyi yaygınlaştırmak ve halkın dikkati o düşünce etrafında toplamak ve yoğunlaştırmak.

ortada herhangi bir sebep yokken bir olaya yol açmak: Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor. -A. Boysan.

korku, dehşet uyandırmak.

büyük bir ilgi ve heyecan yaratmak.

'o', 'r', 't', 'a', 'm', ' ', 'y', 'a', 'r', 'a', 't', 'm', 'a', 'k', şeklindedir.
ortam yaratmak kelimesinin tersten yazılışı ' kamtaray matro' diziliminde gösterilir.

mideye oturmak yenilen şey sindirilmeyip mideye rahatsızlık vermek.
kurtarma yolu İng. salvage pathway Belirli bir yıkım yolundaki ara ürünlerden yeniden bir biyomolekülün üretimi.
kolaylaştırmak (-i) 1. Kolay bir duruma getirmek, güçlükleri ortadan kaldırmak: Tatbikatınızı kolaylaştıracak bir kitap herhâlde.
eyer boşaltmak 1) cirit oyununda hedef olmaktan kurtulmak için eyer üzerinde sağa sola eğilmek; 2) saldırıları boşa çıkaracak önlemler almak.<
yürek soğutmak sevmediği birinin bir felakete uğramasına sevinmek: Seyrimize çıktınız değil mi? Yürek soğutuyorsunuz değil mi? Allah sizi