ortalık

ortalık, -ğı

a. 1. Bulunulan yer, çevre: “Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme.” -P. Safa. 2. İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer: “Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı.” -H. E. Adıvar. 3. Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf: “Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı.” -S. F. Abasıyanık. 4. Soyut anlamda yaşanan ortam: “Bu neşe ortalığa sirayet etti.” -P. Safa.

ortalık, (ortalıh)

1. Orta, ara, beyn. 2. İçinde bulunulan yer ve zaman. 3. Umumî, ortaya düşen, orta malı olan.

Ortalık

Sinop ili, Ayancık ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Ortalık Osm. havz-ı müselles

(biyoloji)

---

ortalık ile benzer kelimeler

ortalık ağarmak sabah olmaya başlamak: “Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner.” -F. R. Atay.

ortalık ağrısı Bulaşıcı hastalık.

ortalık düzelmek toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek: “Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim.” -M. Ş. Esendal.

ortalık kararmak akşam olmak: “Ortalık kararana kadar kitap okurdum.” -A. Kutlu.

ortalık karışmak toplumda veya devletler arasında düzensizlik baş göstermek.

ortalık kızartması Davarın ön ve arka bacakları arasındaki kaburga kemiklerinin bulunduğu bölüm, suda haşlandıktan sonra ateşte, sac altında pişirilerek yapılan kızartma.

ortalık sütliman olmak sakinleşmek, durulmak: “Tam ortalık sütliman oldu derken, şimdi de bu mektup çıkmıştı karşıma.” -A. Ümit.

ortalık yatışmak toplum içindeki düzensizlik ve kargaşa sona erip düzenli yaşayış yeniden başlamak.

---