olduğu kadar

olduğu kadar

1) kabul edilebilir düzeyde; 2) beklenilenin altında.

olduğu kadar ile benzer kelimeler

alışıldığı gibi.

İng. protection of marks without being changed

Paris Birliği ülkelerinden birinde kütüğe yazılan bir markanın, öbür ülkelerde değiştirilmesinin istenememesi ve olduğu gibi korunması.

bir kişi başkasını alt etmek için çeşit çeşit ustalık kullanır ama karşısındaki de yenilmemek için türlü önlemler alır anlamında kullanılan bir söz.

baştan aşağı, tamamen, tamamıyla, bütünüyle: Evini a'dan z'ye değiştirdi.

çıkarı dolayısıyla yakınlık gösteren kimse, işini yürütecek başkalarını bulduğunda sizinle ilgisini keser anlamında kullanılan bir söz.

çok az: Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor.

insan ne kadar yükselirse yükselsin bir yerde durur anlamında kullanılan bir söz.

boş yeri kalmayacak bir biçimde: Bir bardağı bu yeşil şerbetle doldurdu. -İ. O. Anar.

'o', 'l', 'd', 'u', 'ğ', 'u', ' ', 'k', 'a', 'd', 'a', 'r', şeklindedir.
olduğu kadar kelimesinin tersten yazılışı ' radak uğudlo' diziliminde gösterilir.

yolu doğrultmak Kaçıp evin yolunu tutmak (hayvan). Ölümü yaklaşmak, hastalığı hızla ilerlemek.
yoğunlandırmak Kalınaştırmak.
yandak morluğu Fr. Acrodynie
turnusol kağıdı İng. litmus paper Kırmızı veya mavi turnusol çözeltisi ile doyurulmuş, asit veya bazları denemek için kull
turnesol kâğıdı İng. papier au tournesol Bir ortamın asitlik derecesini pratik olarak anlamaya yarayan özel bir kâğıt.