kürek

kürek, -ği

a. 1. Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç: “Ölünün cesedi üstüne atılan birkaç kürek toprak gibi hatırası üzerine kapanan birkaç satır yazı!” -A. Ş. Hisar. 2. Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç. 3. Kürek cezası.

kürek Fr. Scapulum
kürek

Cezve.

kürek

Boyuna takılan altın, kolye.

kürek İng. shovel
kürek Fr. pelle

(tarım)

kürek

hlk. Sığır gövde etinde, bacak pastırmasının elde edildiği parçanın gerisinde, cidagodan döş hizasına kadar uzanan kaslardan yapılan 2.0-2.5 kg ağırlığındaki pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılan pastırma.

kürek

1. Ocak ya da mangaldan kül çekilen araç. (Kovalca *Bozüyük -Bilecik) 2. Leblebicilerin fırından ateş çektikleri araç. (*Güdül -Ankara) 3. Harman yerinde arta kalan ekin tanelerini samandan ayırmak için kullanılan ağaç kürek. (Gürmedere *Fethiye -Muğla; -Kırklareli)

---

kürek ile benzer kelimeler

kürek kürek zf. Kürekler dolusu, pek çok.

akıntıya (veya akıntıya karşı) kürek çekmek olmayacak bir iş uğrunda boşuna çabalamak: “Böyle akıntıya kürek çektiğine çok acıdım doğrusu.” -N. Hikmet.

alabanda kürek ünl. Kürek topacının karşı alabandaya konulması için kürekçilere verilen komut.

attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek “soylu kimse yüzünden başımıza gelen felaketi çabuk atlatırız, soysuz kimse yüzünden başımıza gelen felaketi kolay kolay atlatamayız” anlamında kullanılan bir söz.

çafili kürek Gübre yığınlarını eşelemeğe yarayan ucu tırmıklı kürek.

dişli kürek En aşağı üç, en çok altı dişi olan gövdesi demir, sapı odundan yapılan bir çeşit kürek.

haybeye kürek çekmek boşu boşuna uğraşmak.

iplikli kürek balığı Lat. Trichogaster pectoralis Faruş gurami.

---