koz

koz Far. gavz, goz

a. 1. bit. b. Ceviz. 2. İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt. 3. mec. Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı: “Başvurduğu bu olağanüstü tabiyede varlığını değil, yokluğunu koz olarak kullanmıştır.” -H. Taner. 4. mec. Karşısındakini alt edecek etkili şey.

koz

1. Ceviz. 2. Kabuklu meyve.

koz

1. Evlerin altında bulunan davar ağılı. 2. Ahırda yavruların konmasına yarayan bölme, yer.

koz

Boş : Koz şişe.

koz

İyice yanıp ateş durumuna gelmiş odun ya da kömür parçası, kor

koz

Od, ateş.

koz

Ceviz.

koz

< ET kuz: Kuzu barınağı (Erzincan Merkez)

koz

Kuzu ağılı. || koz dami: kuzu ağılı

koz

Köz (ateş)

koz

Köz

< DLT. köz) Köz, ateş koru

koz

Delil, koz

koz

Ceviz (cevizlerle oynanan oyunda kullanılır, diğer hâllerde “ceviz” kelimesi kullanılır)

koz

bk. ceviz

koz

Kuzu ahırı. (Beykara *Selim -Kars)

koz

Ceviz

---

koz ile benzer kelimeler

koz kabuğuna komak, (koz kabına komak) Pek sıkmak, sıkıştırmak

ana ile kız, helva ile koz “ana ile kız, koz helvasının içindeki cevizle helva gibidirler, birbirlerinden kesinlikle ayrılmazlar” anlamında kullanılan bir söz.

çetin koz Kırılması, ayıklanması güç ceviz

kazı koz anlamak söylenen şeyi çok yanlış anlamak.

kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak sürekli yakışıksız davranışlarda bulunmak.

koz helva a. Ceviz ve şekerle yapılan ağdalı bir tür helva, sı.

koz helvacı a. Koz helvası yapan veya satan kimse.

koz helvası a. Koz helva.

---