kolik

kolik, -ği Fr. colique

a. tıp Kalın bağırsakta, genellikle karın boşluğunda aralıklı duyulan güçlü sancı.

kolik

Sivri olmayan, ucu küt, yuvarlak olan.

kolik

Kazılmış yuvarlak çukur.

kolik

Boynuzlu olması gerektiği halde, boynuzsuz ya da kısa ve kırık boynuzlu olan hayvan

kolik

Boynuzsuz keçi, koyun ve sığır.

kolik

< T. kol+ik: Kısa veya kırık boynuz şekli (Erzincan Merkez)

kolik

Kısa, bodur, boynuzsuz

kolik

Boynuzsuz koyun veya keçi

kolik Fr. colloïde

(zooloji)

kolik İng. colic

1. Sancı. 2. Kolona ait olan, kolikus.

kolik ile benzer kelimeler

İng. extraenteral colic

Böbrek, idrar yolları, safra kesesi ve döl yatağı gibi bağırsak dışındaki karın organlarında görülen sancı.

İng. enteral colic

Yalnızca bağırsak hastalıklarına bağlı olarak oluşan sancı.

İng. cholic acid

Yağ sindirimine yardım eden ve safrada bulunan bir asit.

İng. cholic acid

Formülü C24H10O5, e.n. 198 °C olan, safra asitlerinin hidrolizi ile oluşan, suda çözünmeyen beyaz kristaller şeklind...

İng. spastic colic

Enteraljia kataralis.

elektroteknik Fr. électrotechnique sf. (elektro'teknik) Elektrik tekniğine ait, elektrik tekniği ile ilgi
cezaevi okulu İng. prison school Bir cezaevinin içinde örgütlenen ve o cezaevinde bulunan hükümlülerin eğitimiyle görevl
yeni loncacılık bk. korporatizm
volkanizm Osm. bürkâniyet (coğrafya)
volkanik Fr. volcanique sf. 1. Volkanla ilgili: Volkanik kaya. 2. Volkan özelliği taşıyan:<